14 Mart 2011 Pazartesi

fenerin gücü

Türkiye'de bilmeyen yok artık fenerbahçe'nin gücünü. Gerek kamuoyunda, gerek medyada, gerekse federasyon, mhk gibi kurumlarda. Zaten neredeyse ligden koptuğu, hocası istifanın eşiğinden, bildiğiniz üzere hakemler sayesinde çıkmıştı. Zaten yıllardır şampiyonlukları ve kupaları da bu gücü sayesinde almıştı. Son hafta ve final dinlemeden, sahada mücadele etmeden hakemlerin yardımıyla yapmıştı tüm bunları. yani güçlüydü kimsenin bilmediği dünyalarda.

Kaldı ki tüm bunlara muktedir olan takım ve yönetim ligin 26. haftasında lig lideri iken, ligin sonuncusu takıma karşı mı yapamayacaktı. Gücü yetmese de masa başı oyunları ile alırdı en sonunda. Ayrıca bundan bir kaç hafta önce sahasında oynadığı karşılaşma bittikten sonra, seyircisinin hakeme attığı taş sonucu hakemin başı yarılmıştı. Aynı durumda rakipleri olsa en az üç maç sahasında seyircisiz oynama cezası alması kesinken, kendisi bir maç saha kapatma almış ve bir sonraki evinde oynaması gereken karşılaşmayı, tarafsız sahada seyircili oynayama şansını elde etmişti. Ne kadar adildi hiç umurunda değildi. Yeter ki kendisi avantajlı olsun, başka bir şeye bakmazdı.

Maça gelirsek: Kendisi için en iyi duruma getirmişti şartları fener, saten. Geriye zayıf rakibini devirmek kalmıştı. Beklendiği gibi başlamıştı maç ve rakibini sahasına hapsetmişti fener. Sağlı, sollu ataklarla saldırdı zayıf rakibinin üzerine ve erken bir golle de öne geçti. Belki de farka gidecekti artık karşılaşma. Ama karşılaşma fenerin istediği gibi gitmiyordu ilerleyen dakikalarda. Kendisi fizik olarak oyundan düşmeye başlamıştı. İkinci golün gelmemesi de rakibine iyice moral vermiş ve umutlandırmıştı. Kendi çapında oyuna tutunmaya çalışıyordu ve yükleniyordu. Fener ceza sahasına kadar geldiler ve fenerin malum adamı rakibini ceza sahasında düşürdü, fakat oda ne? İşte fenerin gücü ortaya çıktı. Ve hakem devam dedi. Bir süre sonra aynı vukuatlı futbolcu rakibin bileğine basıyor fakat beklendiği gibi, yine devam. Hakem zaten zayıf olan rakibi ezmişti. Maç bir-sıfıra bağlandı derken o da ne? Yine aynı vukuatlı futbolcu, bu sefer rakibin şutunu elle engelliyor ceza sahası içerisinde ama artık umutları kestik. Karşımızda fener vardı ve biliyoruz ki hakem penaltıyı çalmayacaktı. Beklendiği gibi oldu ve maçta öyle bitti.

Ama artık kanıksadığımız gibi fener medyası bunları gündeme getirmeyecek. Getirmeye çalışan bir kaç kendini bilmez olursa da, zaten penaltı değil ki yorumlarıyla konu kapatılacaktı. İşte fenerin gücü, var mı gücü yeten. Gelsin şampiyon olsun:) Anlayan anladı. Fazla söze ne hacet. Son haftalardaki olanlardan sonra insan içinden diyor ki, şampiyon ol be fenerbahçe. Ki kaybetmeyi de öğrensinler. Ama Türkiye burası bir şey değişmez. Boşver şampiyon olsan ne, olmasan ne İslam Çupi'nin dediği gibi. Biz takımımızı seviyoruz. Yeter ki Türkiye'nin dörtte üçü üzülmesin.

9 Mart 2011 Çarşamba

Beşiktaş-Trabzonspor

2010-2011 Sezonu 24.haftası sona erdi. Fakat tartışmalar hafta başından beridir artarak sürüyor, herkesin malumunca. Bu tartışmalardan sonra, benim aklıma takılan şey, Beşiktaş klübünün açıklamalarında yer alan "Beşiktaş-Trabzonspor karşılaşması berabere bitirilmeye çalışıldı" bölümüydü. Ben Fenerbahçe taraftarıyım ve o karşılaşmanın berabere değil, Beşiktaş'ın galibiyeti ile bitmesini isterdim ki puan farkı artsın. Fenerbahçeli iseniz veya Fenerbahçeli olsaydınız sizin sonuç hakkındaki görüşünüz ne olurdu acaba? Başka sorum yok:)



8 Mart 2011 Salı

ekleyecek ne var başka.

susuyordum ne zamandır ama bu demek değil ki gündemdekileri izlemiyorum.yazacak çok şey var ama arkadaşlar sağolsun herşeyi yazıyorlar gerek takımla ilgili, gerek kamuoyu ile ilgili.benimde ekleyeceklerim mutlaka olacak  zamanla ama şimdilik serkan çalık'ın dediklerini paylaşıyorum sizinle.sizcede ekleyecek bir şeyi olan var mı?
http://www.sporx.com/futbol/superlig/genclerbirligi/trabzonspor-icin-oynadikSXHBQ225625SXQ