14 Aralık 2010 Salı

can sıkıntısı

fenerbahçe maçları çekilmiyor ve gelecek içinde pek umut vaat etmiyor benim açımdan.yönetimin icraatlarını da taraftarı memnun etmeye yönelik görmüyorum.yönetimin istediği, taraftar ferneriuma gitsin para harcasın, taraftar kart alsın, fenercelle abone olsun, kombine alsın, gitsin tesis atağında ki kulübün tesislerinde harcama yapsın.kısacası kulübe para kazandırsın.yönetimde bu kazanılan paraları çarçur etsin.eee sonuç.taraftarın elinde ne var.taraftarın istediği maçların ve sonucunda kupaların kazanılması.başka bir şey değil.sonuçta alınan kupaları alıp evine götürecek değil ya taraftar.manevi olarak tatmin olacak.madem bizim taraftar olarak mevcut teknik ekibi, futbolcuları hatta yönetimi değiştirme şansımız olmadığına göre, buna ilaveten futbol ile ilgili şeyler de iyi gitmeyip, oyun da güzel olmayınca can sıkıntısı.
ondan olsa gerek aklıma sivri fikirler geliyor.hemen bir tanesini söyleyeyim.hani bizim yönetim sadece inşaattan değil spordan da anlar ya.sanki her sene almadık kupa bırakmadık.bunun yani sportif başarıların yanında tesis hamlesi de yapıyor ya, düzce’de kamp tesisi, kenan evren lisesini devir alınca alışveriş merkezi falan yapacak ya.bende onların projelerini geliştirdim.ayrıntıları yapacak teknik mühendisler mutlaka yönetimden birilerinin şirketlerinde vardır.


 Herhalde inşaat kökenli yöneticilerimiz sarı çizgilerin içinde kalan alanları kulübe kazandırıp, artık içine ne yapacaksa, kulübe gelir amaçlı alışveriş merkezi mi, yeşil alan mı, spor tesislerimi bilmiyorum artık.bundan sonrası ayrıntı.
Stat ile de ilgili olarak da. tamam  mevcut  stat parça parça, gecekondu usulü ile yapıldı ama sanki daha güzeli olabilirdi.ağaşıda resmi görülen atletico mardid’in stadında olduğu gibi tribünlerin bir tarafı Bağdat caddesini üstünde kalacak şekilde büyütülüp sadece maç günleri değil haftanın yedi günü fenerbahçeli olan olmayan herkesin uğrayabileceği bir kompleks haline getirilmesi, bu arada caddenin girişi ve yolun metro usulü yerin altına alınması falan de öyle birden aklıma geldi.

13 Aralık 2010 Pazartesi

Ankara'da karlı ve yaslı akşam

Üzülüyorum. maç boyu durmayan kar altında oynanan maçta, o kadar emek, o kadar mücadele ama sonuç hep kritik anlarda ve maçlarda olduğu gibi yine hüsran. ama demek ki bir şeyleri yanlış yapıyorlar. adam pas vermesi gerekirken şut atıyorsa, topun altına girip kaldıracağına var gücüyle abanıyorsa, orta yapması gerekirken çalım yapmaya kalkışıyorsa ve bu gibi pozisyonların sonunda hep kaybedilen toplar fener kalesine pozisyon yada gol oluyorsa, hem futbolcuların bireysel  olarak altyapılarında, hem de takımın antrenman ve organizasyonunda bir yanlışlık var demektir. sezon öncesi avrupa kupası maçları, ligde derbiler, deplasmanlar falan. durum herkesçe malum. sonuç alınmayınca eminin futbolcular ve teknik ekip, aykut kocaman ve hatta başkanda üzülüyordur. (belki de aralarında üzülmeyenlerde vardır, nerden bilelim.) ama bir şeyler yapması gerekenlerde kendileri. yoksa yabancı futbolcular dahil hiçbirisine o kadar parayı Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında kimse vermez. ne yapalım biz üzüldüğümüzle kalalım ve gidip barcelona maçlarını izleyelim.
Ayrıca bir kaç küçük not daha ekleyeceğim:
  • trabzon maçındaki penaltı, fenerin yediği ikinci gol öncesi verilmeyen faul gibi ayrıntılar hiç konuşulmuyor kamuoyunda. niye çünkü trabzon bir gazetenin manşetindeki gibi trabarcelona gibi oynuyor!!!galiba bu gibi durumlarda konuşmama kararı aldı sayın kulüpler birliği ve fenerbahçe kulüp başkanı ve yöneticileri. ne yapalım canları sağ olsun.
  • şu kulübün resmi televizyonunu anlamış değilim. gs taraftarı televizyoncuları çalıştırdıkları skandalı öğrendiğimden beridir mesafeliyim ama ne yapalım mecburuz bir yerde. hadi başkanın sözcüsü gibi konuşan alaattin metin'e falan katlanıyoruz. ama çatladıkapı maçını bile kazanınca bile iki saat maç sonrası programı yapılıyor ancak maç kaybedilince hemen bitirip anlamsız takımla alakası olmayan programlar yayınlanıyor. bunun yerine takıma katkı verecek birşeyler yayınlasınlar isterim.
  • Ankara’ya kış geldi, ancak takımı canlı izleyeyim diye maça gitmeye heveslendim soğuğa rağmen ama bu sefer ankaragücü engeline takıldım. el insaf kale arkası maç bileti 120 Türk lirası nedir kardeşim. ama kendi taraftarları stadı doldurmuşlar nasıl olduysa. yarısından fazlası da o parayı bir maç biletine verip gelemeyecek durumda olanlardır.
  • işte böyle, bize yine hasret, bize yine hüsran var diyelim şimdilik.

10 Aralık 2010 Cuma

nazar boncuğu

fenerbahçe taraftarlarınca malum, dün akşam erkek basketbol takımı geçen yılın euroleague şampiyonu barcelonayı ağırladı ve yenildi ama ilk maçın sonucuna göre avantajlı bir skor elde etti.benim asıl değineceğim konu ise; bu hafta içinde yeni koçumuzu öven bir yazıdan sonraki ilk maçı kaybetmesi takımın.yine de bu yenilginin takımın eksikliklerini gidermesi adına katkı yapmasını ve bundan sonrası için nazar boncuğu olmasını diliyorum.belkide dün bireysel performanslar düşüktü, belki barcelona çok iyiydi felan.ama oyuncuların bütün benliği ile mücadele ettikleri televizyonda dahi görülüyordu.hiç olmazsa maçın son saniyesine kadar bu maçı alırız ile takip ettik.geçen senelerde de türkiye'de şampiyon oluyordu bu takım ama avrupada daha ilk yarı sonunda 30-40 lı farklara geliyordu maçlar. (aklıma gelen bir notu daha ekleyeyim.fenerbahçe'nin gruptaki en önemli rakiplerinden biri siena, bir italyan takımı ama fenerbahçe-barcelona maçına adamlar gözünü kırpmadan bir italyan hakemi atıyorlar.düşündürücü değil mi?ne kadar da çalışsak, ne kadar da para harcasak bir yerden sonra avrupa ve zihniyeti ile baş edemiyoruz galiba.)

8 Aralık 2010 Çarşamba

peki ya futbol takımı

neven spahija ve takıma etkisi hakkındaki görüşlerimden sonra asıl merak ettiğim ve başarısını istediğim futbol takımının durumudur. acaba zaten şampiyon takıma gelen ve sonuçtan çok oyun olarak takımı ileriye götürdüğü anlaşılan spahija'nın yaptıklarını aykut kocaman futbol takımında yapabilmişmidir. tamam daha çok kısa bir zaman geçti. istediklerini hagi'nin dediği gibi bir anda yapacak değil ama ünlü Türk deyişi gibi adam olacak çocuk misali sahaya bakmak lazım. ama kendi penceremden olumlu mu diye bakıyorum, pek onu hissetmiyorum. daumdan kalan olumsuzlukları sileceğim, reformlar yapacağım söylemleriyle başlayıp, oyun planından tutunda, oyuncu değişikliklerine kadar (tabi bence) pek bir fark göremiyorum. Üstelik geçen sene daum transfer isterken, bu takıma transfere gerek yok deyip de, sezon başında bi dünya para harcattığı halde bazen daha da kötü. alman hocanın yanındaki koch sayesinde hiç olmazsa kondisyonu sanki daha iyiydi takımın. ama şimdi maçlar zor bitiyor. e ne olacak arkadaş eş dost teknik ekip kurulursa bu kadar diyorum ben. uzaklara gitmeye gerek yok basketbol takımına bakıp, hiç olmazsa Aydın Örs'ün üstlendiği misyonu(yani geçen sene kendisinin yapması gereken görevi) üstlenecek hem teknik anlamda hem de takıma ağabeylik anlamında bir şahsiyet getirilseydi en başa, kötü mü olurdu. tamam önceki senelerden farklı küçük diye nitelendirilen takımları yenmişiz. yenmişiz ama bulduğumuzdan daha çok pozisyon vermişiz. yoksa niye oturup bişeyler karalayayım. yoksa hep diyorum, zamanında beşiktaşlıların gordan milne'yi, machester united'lıların alex ferguson'u beklediği gibi bizde mi bekleyelim. yoksa, bitmiyor valla maçlar aykut hocam. iptal edecem sonunda digitürkü.

7 Aralık 2010 Salı


neven spahija


blogumuzun adından da belli amatörce takip ediyoruz ama taraftarız sonuçta.takımın başarısını istiyoruz.ortada bir başarısızlık olunca da taraftara bazı gerekçeler sunmak lazım.yönetimin son zamanlarda taraftarın gazını alma yöntemi de biliyorsunuz spor klübuyüz biz.ayrıca gerçekten de futbol takımı haricindeki branşlarda bir başarı söz konusu.bunu gerçekleştirenler kimdir bilmiyorum ama başkan galiba o şubeler karışmıyor.ayrıca erkek basketbol takımında ki iyi gidişatı sürdürüp ileri taşıyanların başında da yeni koç gibi geliyor bana.basketbolun tekniğinden taktiğinden anlamam ama bir önceki senenin eurolig şampiyonunu evinde yenebiliyorsan ortada bir gelişme olduğu kesindir.resimde de gördüğünüz gibi ben kendisi shrek karakterine benzettim.kimisine göre abes olabilir ama shrek serisini izledikten sonra çirkin ama canayakın, azimli karakterimizin filme ruh kattığı gibi neven spahija'nın da takıma ruh ve mücadele özelliğini kattığı kesin.sonuç ne olur bilinmez ama uzun vadede (eğer sürdürülebilinirse)bugünkü barcelona futbol takımı gibi uzun vadeli başarılar gelecektir bence.bakalım futbol takımında bunu kim ne zaman sağlayacak merak ediyorum.