14 Aralık 2010 Salı

can sıkıntısı

fenerbahçe maçları çekilmiyor ve gelecek içinde pek umut vaat etmiyor benim açımdan.yönetimin icraatlarını da taraftarı memnun etmeye yönelik görmüyorum.yönetimin istediği, taraftar ferneriuma gitsin para harcasın, taraftar kart alsın, fenercelle abone olsun, kombine alsın, gitsin tesis atağında ki kulübün tesislerinde harcama yapsın.kısacası kulübe para kazandırsın.yönetimde bu kazanılan paraları çarçur etsin.eee sonuç.taraftarın elinde ne var.taraftarın istediği maçların ve sonucunda kupaların kazanılması.başka bir şey değil.sonuçta alınan kupaları alıp evine götürecek değil ya taraftar.manevi olarak tatmin olacak.madem bizim taraftar olarak mevcut teknik ekibi, futbolcuları hatta yönetimi değiştirme şansımız olmadığına göre, buna ilaveten futbol ile ilgili şeyler de iyi gitmeyip, oyun da güzel olmayınca can sıkıntısı.
ondan olsa gerek aklıma sivri fikirler geliyor.hemen bir tanesini söyleyeyim.hani bizim yönetim sadece inşaattan değil spordan da anlar ya.sanki her sene almadık kupa bırakmadık.bunun yani sportif başarıların yanında tesis hamlesi de yapıyor ya, düzce’de kamp tesisi, kenan evren lisesini devir alınca alışveriş merkezi falan yapacak ya.bende onların projelerini geliştirdim.ayrıntıları yapacak teknik mühendisler mutlaka yönetimden birilerinin şirketlerinde vardır.


 Herhalde inşaat kökenli yöneticilerimiz sarı çizgilerin içinde kalan alanları kulübe kazandırıp, artık içine ne yapacaksa, kulübe gelir amaçlı alışveriş merkezi mi, yeşil alan mı, spor tesislerimi bilmiyorum artık.bundan sonrası ayrıntı.
Stat ile de ilgili olarak da. tamam  mevcut  stat parça parça, gecekondu usulü ile yapıldı ama sanki daha güzeli olabilirdi.ağaşıda resmi görülen atletico mardid’in stadında olduğu gibi tribünlerin bir tarafı Bağdat caddesini üstünde kalacak şekilde büyütülüp sadece maç günleri değil haftanın yedi günü fenerbahçeli olan olmayan herkesin uğrayabileceği bir kompleks haline getirilmesi, bu arada caddenin girişi ve yolun metro usulü yerin altına alınması falan de öyle birden aklıma geldi.

13 Aralık 2010 Pazartesi

Ankara'da karlı ve yaslı akşam

Üzülüyorum. maç boyu durmayan kar altında oynanan maçta, o kadar emek, o kadar mücadele ama sonuç hep kritik anlarda ve maçlarda olduğu gibi yine hüsran. ama demek ki bir şeyleri yanlış yapıyorlar. adam pas vermesi gerekirken şut atıyorsa, topun altına girip kaldıracağına var gücüyle abanıyorsa, orta yapması gerekirken çalım yapmaya kalkışıyorsa ve bu gibi pozisyonların sonunda hep kaybedilen toplar fener kalesine pozisyon yada gol oluyorsa, hem futbolcuların bireysel  olarak altyapılarında, hem de takımın antrenman ve organizasyonunda bir yanlışlık var demektir. sezon öncesi avrupa kupası maçları, ligde derbiler, deplasmanlar falan. durum herkesçe malum. sonuç alınmayınca eminin futbolcular ve teknik ekip, aykut kocaman ve hatta başkanda üzülüyordur. (belki de aralarında üzülmeyenlerde vardır, nerden bilelim.) ama bir şeyler yapması gerekenlerde kendileri. yoksa yabancı futbolcular dahil hiçbirisine o kadar parayı Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında kimse vermez. ne yapalım biz üzüldüğümüzle kalalım ve gidip barcelona maçlarını izleyelim.
Ayrıca bir kaç küçük not daha ekleyeceğim:
  • trabzon maçındaki penaltı, fenerin yediği ikinci gol öncesi verilmeyen faul gibi ayrıntılar hiç konuşulmuyor kamuoyunda. niye çünkü trabzon bir gazetenin manşetindeki gibi trabarcelona gibi oynuyor!!!galiba bu gibi durumlarda konuşmama kararı aldı sayın kulüpler birliği ve fenerbahçe kulüp başkanı ve yöneticileri. ne yapalım canları sağ olsun.
  • şu kulübün resmi televizyonunu anlamış değilim. gs taraftarı televizyoncuları çalıştırdıkları skandalı öğrendiğimden beridir mesafeliyim ama ne yapalım mecburuz bir yerde. hadi başkanın sözcüsü gibi konuşan alaattin metin'e falan katlanıyoruz. ama çatladıkapı maçını bile kazanınca bile iki saat maç sonrası programı yapılıyor ancak maç kaybedilince hemen bitirip anlamsız takımla alakası olmayan programlar yayınlanıyor. bunun yerine takıma katkı verecek birşeyler yayınlasınlar isterim.
  • Ankara’ya kış geldi, ancak takımı canlı izleyeyim diye maça gitmeye heveslendim soğuğa rağmen ama bu sefer ankaragücü engeline takıldım. el insaf kale arkası maç bileti 120 Türk lirası nedir kardeşim. ama kendi taraftarları stadı doldurmuşlar nasıl olduysa. yarısından fazlası da o parayı bir maç biletine verip gelemeyecek durumda olanlardır.
  • işte böyle, bize yine hasret, bize yine hüsran var diyelim şimdilik.

10 Aralık 2010 Cuma

nazar boncuğu

fenerbahçe taraftarlarınca malum, dün akşam erkek basketbol takımı geçen yılın euroleague şampiyonu barcelonayı ağırladı ve yenildi ama ilk maçın sonucuna göre avantajlı bir skor elde etti.benim asıl değineceğim konu ise; bu hafta içinde yeni koçumuzu öven bir yazıdan sonraki ilk maçı kaybetmesi takımın.yine de bu yenilginin takımın eksikliklerini gidermesi adına katkı yapmasını ve bundan sonrası için nazar boncuğu olmasını diliyorum.belkide dün bireysel performanslar düşüktü, belki barcelona çok iyiydi felan.ama oyuncuların bütün benliği ile mücadele ettikleri televizyonda dahi görülüyordu.hiç olmazsa maçın son saniyesine kadar bu maçı alırız ile takip ettik.geçen senelerde de türkiye'de şampiyon oluyordu bu takım ama avrupada daha ilk yarı sonunda 30-40 lı farklara geliyordu maçlar. (aklıma gelen bir notu daha ekleyeyim.fenerbahçe'nin gruptaki en önemli rakiplerinden biri siena, bir italyan takımı ama fenerbahçe-barcelona maçına adamlar gözünü kırpmadan bir italyan hakemi atıyorlar.düşündürücü değil mi?ne kadar da çalışsak, ne kadar da para harcasak bir yerden sonra avrupa ve zihniyeti ile baş edemiyoruz galiba.)

8 Aralık 2010 Çarşamba

peki ya futbol takımı

neven spahija ve takıma etkisi hakkındaki görüşlerimden sonra asıl merak ettiğim ve başarısını istediğim futbol takımının durumudur. acaba zaten şampiyon takıma gelen ve sonuçtan çok oyun olarak takımı ileriye götürdüğü anlaşılan spahija'nın yaptıklarını aykut kocaman futbol takımında yapabilmişmidir. tamam daha çok kısa bir zaman geçti. istediklerini hagi'nin dediği gibi bir anda yapacak değil ama ünlü Türk deyişi gibi adam olacak çocuk misali sahaya bakmak lazım. ama kendi penceremden olumlu mu diye bakıyorum, pek onu hissetmiyorum. daumdan kalan olumsuzlukları sileceğim, reformlar yapacağım söylemleriyle başlayıp, oyun planından tutunda, oyuncu değişikliklerine kadar (tabi bence) pek bir fark göremiyorum. Üstelik geçen sene daum transfer isterken, bu takıma transfere gerek yok deyip de, sezon başında bi dünya para harcattığı halde bazen daha da kötü. alman hocanın yanındaki koch sayesinde hiç olmazsa kondisyonu sanki daha iyiydi takımın. ama şimdi maçlar zor bitiyor. e ne olacak arkadaş eş dost teknik ekip kurulursa bu kadar diyorum ben. uzaklara gitmeye gerek yok basketbol takımına bakıp, hiç olmazsa Aydın Örs'ün üstlendiği misyonu(yani geçen sene kendisinin yapması gereken görevi) üstlenecek hem teknik anlamda hem de takıma ağabeylik anlamında bir şahsiyet getirilseydi en başa, kötü mü olurdu. tamam önceki senelerden farklı küçük diye nitelendirilen takımları yenmişiz. yenmişiz ama bulduğumuzdan daha çok pozisyon vermişiz. yoksa niye oturup bişeyler karalayayım. yoksa hep diyorum, zamanında beşiktaşlıların gordan milne'yi, machester united'lıların alex ferguson'u beklediği gibi bizde mi bekleyelim. yoksa, bitmiyor valla maçlar aykut hocam. iptal edecem sonunda digitürkü.

7 Aralık 2010 Salı


neven spahija


blogumuzun adından da belli amatörce takip ediyoruz ama taraftarız sonuçta.takımın başarısını istiyoruz.ortada bir başarısızlık olunca da taraftara bazı gerekçeler sunmak lazım.yönetimin son zamanlarda taraftarın gazını alma yöntemi de biliyorsunuz spor klübuyüz biz.ayrıca gerçekten de futbol takımı haricindeki branşlarda bir başarı söz konusu.bunu gerçekleştirenler kimdir bilmiyorum ama başkan galiba o şubeler karışmıyor.ayrıca erkek basketbol takımında ki iyi gidişatı sürdürüp ileri taşıyanların başında da yeni koç gibi geliyor bana.basketbolun tekniğinden taktiğinden anlamam ama bir önceki senenin eurolig şampiyonunu evinde yenebiliyorsan ortada bir gelişme olduğu kesindir.resimde de gördüğünüz gibi ben kendisi shrek karakterine benzettim.kimisine göre abes olabilir ama shrek serisini izledikten sonra çirkin ama canayakın, azimli karakterimizin filme ruh kattığı gibi neven spahija'nın da takıma ruh ve mücadele özelliğini kattığı kesin.sonuç ne olur bilinmez ama uzun vadede (eğer sürdürülebilinirse)bugünkü barcelona futbol takımı gibi uzun vadeli başarılar gelecektir bence.bakalım futbol takımında bunu kim ne zaman sağlayacak merak ediyorum.

29 Kasım 2010 Pazartesi

herkes adalet istiyormuş meğer de haberimiz yokmuş!

iyi haftalar arkadaşlar...nihayet bişi yakaldı sayın doğrucu kamuoyumuz.ewet alex'in hareketi biraz sert ve kırmızı versen de olur ama peki bugüne kadar alex'e yapılan aynı hareketlerde susan kamuoyuna ne oluyorda birden sesleri yükselip, doğrucu oluyorlar anlamış değilim.ewet hareket sert ama bu kadar senedir ibb takımı bütün kazandığı fener maçlarını hakem destekli kazanmış, o zaman bu arkadaşlar niye susuyorlardı da, sende güzel oynasaydın be kardeşim diyorlardı. ama yine çuvaldızı kendimize batıralım ve diyelim ki bunlara fırsat bırakmayalım be aykut hocam.sonra adam çıkıp televizyonda konya-fener maçından sonra teknik direktörlüğü bırakan aykut hoca şimdi konuşsun deme cesaretini kendinde bulmasın.

26 Ekim 2010 Salı

içime sindiremiyorum.

En son gs derbisinden sonra sonuç iyi idi, kötü idi, futbolu beğendiniz, beğenmediniz ne derseniz deyin ya da bjk'ın kaybettiği hafta gs berberliği fena değil de diyebilirsiniz.ama artık böyle maçlardan sonra şu tvlerdeki absürtlükleri içime sindiremiyorum.kendimi bildim bileli bütün branşlarda feneri sahada yerler, hakaret ederler, döverler sonunda da fenerli yorumcularda dahil olmak üzere bu duruma bir kulp açıklama bulurlar.bizde maçları izlerken ki kızgınlığımızla kalırız.arada bir es kaza fener lehine de hata olursa yıllarca unutmazlar, ve de unutturmazlar.hep ısrarla hatırlatırlar sonuçta fener takımı camiası kavgacı, sempatik olmayan, derin ilişkilerin takımı olur.ama geriye kalanlar camialar Türk sporunun lokomotifi olurlar, iyi ve başarılıdırlar. fener şampiyonlar liginde chealse'e elenir başarısız olur ama elin oğlu cska sofya'ya karşı başarılı olur sanki bana euro kupasını almış gibi yansıtırlar.

ama bütün bunlar gelip dayanıyor yönetim ve teknik direktöre.lütfen konuşturmayın da bizde rahatça izleyelim ve maç geyiğini yapalım arkadaşlarla.o kadar para harcanıyor ama yine de sonunda taraftar harcanıyor.kimse onları düşünmüyor.aziz yıldırım adnan polat ile kol kola. kaya peker, emre belözoğlu gibiler bu takımda.tekrar lütfen diyorum aykut kocaman.konuşturmayın mehmet demirkol gibi yorumcuları.tekrar lütfen diyorum, harcanan ve alınan paraların karşılığını sahada verin ve sahada başarılı olun.çünkü diğer takımlara göre her alanda üçer kat para harcanıyor.son olarak lütfen diyorum aykut kocaman camiadan birisi olarak kendi içimizden gelen adamı eleştirmek zorunda kalmayalım.

1 Ekim 2010 Cuma

Sonuç

Atıyorum üç beş sene sonra Fenerbahçe ve Aykut Kocaman çok başarılı olursa, diyebilirsiniz ki, bak gördün mü, habire eleştiriyordun ama adam başarılı oldu diye. Bir Fenerbahçe taraftarı olarak bende istiyorum en az Aykut Kocaman’ı şu an için isteyen her taraftar kadar. Ne yazıyorsak amacımız, Aykut Kocaman’ın başarılı olması ve kendisini geliştirmesi. Ve sonuçta takımın başarılı olması ve hem Türkiye’den, hem Avruoa’da kupalar alması.

Shakhtar Donetsk.

7 MF Fernandinho (vice-captain)

8 MF Jádson

9 FW Luiz Adriano

10 MF Willian

20 MF Douglas Costa

29 MF Alex Teixeira

37 MF Bruno

Görüldüğü gibi Shakhtar Donetsk kadrosunda yedi brezilyalı futbolcu var. Artı yedi tane daha başka ülkelerden yabancı futbolcusu var. Ukrayna ligi, bizim süper lig ile karşılaştırdığımızda daha da kötü bir lig olmadığı gibi takımlarımız Avrupa kupalarında epey çekti Ukrayna takımlarından son yıllarda. Bu takım da bu ligde bir sene olmaz ise diğerinde şampiyon oluyor Dinamo Kiew ile birlikte. Son Bursaspor haricinde bizde de üç takım arasında gidip geliyor şampiyonluk uzun yıllardır. Ayrıca hepimizin malumları 2009 yılında Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu stadında UEFA kupasını kazandı, 2004 yılından beridir bu takımı çalıştıran hocasıyla birlikte.

Sonuçta ne diyeceğiz, bize ne ki Shakhtar Donetsk takımndan. Bende pek ilgilenmiyorum o takımla ama diyeceğim iki şey var.

Birincisi; Fenerbahçe şampiyonlar liginde çeyrek final oynadığı sene kadrosunda alex, dievid, edu, wederson, roberto carlos, hatta Şilili maldonado da brezilya’dan gelen bir futbolcu olarak altı tane güney Amerikalı futbolcu oynarken nasıl güzel oynuyordu da şimdi bu adamlar sorunlu oldu. Shakhtar Donetsk yedi brezilyalıyı nasıl oynatıyor arkadaş. Sonunda da başarı geliyor. Brezilyalı oyuncu tercih etmeyen İngiliz takımları bile altyapıdan başlayıp transfer ediyorlar artık. Bir doğru var adamlar yetenekli oluyorlar. Artık oynatmak kluplerin ve hocanın elinde. Yoksa zamanın Milli Eğitim Bakanının "Ne hoş olurdu mâârif, şu okullar olmasa" dediği gibi. Ne güzel olurdu Brezilyalılar olmasa.

İkincisi; son altı yıldır aynı hoca çalıştırmış Shakhtar Donetsk takımını. İstikrar. Ewet istikrar var, adamlar sabretmişler, hocalarına güvenmişler, sonunda başarı ve kupalar gelmiş. Tamam para harcamışlar iyi futbolcular için ama kim harcamıyor ki. Yalnız sabretmenin bir kriteri var benim için. Eğer tecrübeli bir hoca ise özgeçmişi, başarıları zaten yeterli bir durumdur. Nispeten genç hocalar için ise potansiyel var mıdır diye bakılır herhalde. Bunu da duruşu, yönetim tarzı, o ana kadar ki icraatları fikir verir bence. Aykut Kocaman bu özelliklere uyuyor mu uymuyor mu, bence soru işareti. Ama sonuçta Aykut Kocaman Fenerbahçe’nin hocası ve başarılı olmak için her imkan kullanılsın. Hocamız kendisini geliştirmek için psikolojik olarak, antrenman teknikleri olarak eğitim alsın. Bir bilen ve öğreten hem Türkiye’de, hem de dünyada vardır elbet. Madem Aykut Kocaman ile çalışmak istiyorsunuz. Birde ekibi daha kaliteli hale getirilsin.

30 Eylül 2010 Perşembe

maç farkı.


hani demiştim ya lig ve ya avrupa kupası maçlarına eşofmanla çıkıyor ancak cumhuriyet kupası maçında grand tuvalet. demekki cumhuriyet hazırlık kupası maçı daha önemli.
belki bazılarını diyecek niye her yazıda aykut kocaman var diye ama durum böyle olunca desteklediğim takım için üzülüyorum ve atıyorum manchester united taraftarının alex fergusonu beklediği gibi altı sene beklemek istemiyorum.
asıl konuşacağı yerde ve maç esnalarında tepksini vermiyor ve konuşmuyor ama maçlar bittikten sonra çok güzel konuşuyor polemik konusu veriyor gazetecilere. örneğin daha sonra o konuyada gireriz ama brezilyalılar olayı. sen bu takımın sorumlususun. sezon başında ne yapacaksan yapsaydın. şimdi laf konuşmak kolay ama takıma zarar veriyor.

29 Eylül 2010 Çarşamba

aradaki fark ya da benzerlik




















siz ne düşünüyorsunuz ama bence sanki tepkileri veya tepkisizlikleri aynı değil mi?birisi 70 kusur, birisi 45 yaşında ama aynı yaştalarmış gibi sanki.üzüntüleri veya sevinçleri bile aynı.(bu arada resim eklemeyi hiç düşünmüyordum, yanlız bazen resimler sözlerden çok şey anlatabiliyorlar.)

28 Eylül 2010 Salı

mustafa denizli.

eğerki tvlere yorum yapan bir gazeteci olsam ve birisi gelip bana sorsa bjk'nin en iyi transferi kim dese ben Querasma veya Guti demem. başlıktaki ismi söylerdim. niye derseniz, lig tv'de maratonu izlemek yeterli bence. yanında da guya fenerli olan Şansal Büyüka ile program yapıyor ama nasıl kamuoyu oluışturulur, eleştiriler gögüslenip olumlu hale çevirilir, maç içerisinde tartışmalı pozisyonlar lehine yorumlanır çok güzel yapıyor. ama fenerbahçe maçlarından sonra olumlu her durum krtik edilip tartışalacak duruma getirilir yapıyor. tebrik ediyorum ve başarılar diliyorum ve bizim yöneticiler gibi ancak izleyebiliyorum. birde geçen sezon yayın ihalesinden sonraki opereasyonu aziz yıldırım yaptırmıştı. nasıl bir operasyonsa herkes bütün tvleri dolaşıp fenere vurmayı sürdürüyorlar.

devam...

geçen günkü yazmak istediklerim çok uzun olmuş galiba parçaladım....

Daldan dala atlayalım, sonra toparlarız. Her insan gibi, yönetici de hata yapabilir yanlış futbolcu transfer eder, yanlış kararlar verip takıma zarar verir. Her insan gibi, futbolcuda hata yapar, topu dışarı vurur, gol kaçırır, kendi kalesine gol atar takımının yenilmesine sebep olur, topu tutamaz rakip tamamlar gol olur, kendine bakmaz sahada dökülür. Her insan gibi, hakemde hata yapar bir takımın kazanmasını sağlarken diğerinin yenilmesine sebep olabilir, yanlış kart gösterir bir sonraki hafta önemli maçta cezalı durumu düşürür futbolcuyu, sert bir faulu göremez, futbolcu sakatlanır haftaya oynayamaz, olmayan bir faulu çalar, futbolcuyu çıldırtır, sonra kart gösterir. Diye uzayıp gider liste. İşte tv başında oturup tüm bunların ahkamını kesiyorsan, yanlış doğru diye bir şey yok. olaylara istediğin yerden bakarsınız ve insanları nasıl yönlendirmek istiyorsanız öyle konuşursunuz. Ayrıca yönetenler de eylemlerini gerçekleştirir ve destekçileri de alkışlarlar. Örneğin, zaten tek örnek vereceğim yıllar önce konyaspor-fenerbahçe maçındaki anelka’nın o meşhur bence faul, tüm kamuoyuna göre el ile attığı gol ve sonrasında güzide tüm kulüplerimizin sonraki haftalarda ki maçlara çıktıkları pankart olayı. Neydi o pankartta yazan… el değmemiş, temiz bir bir lig istiyoruz. Buyurun. Olayları hiç bilmeyen insanlar nasıl düşünür ve fenerbahçe’ye nasıl bakar.
Sanki o maçta Fenerbahçe hakemleri satın almıştı ve maçı kazanmayı başarmıştı. Sonra ne oldu o sezon şampiyon bile olmadı ya da olamadı. Ama hakemler her takımın lehine yada aleyhine o maçtan sonra da hata yaptı. Maçların sonuçlarını etkilediler. Ne oldu. Hiç bir şey. belki galipler değişti ve hatta şampiyonlar değişti. Bu hatalar gelecekte de olacak yeterki bilinçli bir şekilde yapılmasın. Tekrar ne oldu diye soruyorum hiç bir şey. Ama hiçbir takım maçına pankartla çıkmadı ya da protesto eyleminde bulunmadı. Sağ olsun bizim fenerli yorumcular O günlerde olduğu gibi bugünlerde de seyirci olarak bulunuyorlar programlarda.
İşte bu hafta İbrahim Üzülmez belki de Necati’nin futbol hayatını bitirebilirdi. Ama daha lig tecrübesi bile olmayan hakem faul bile vermedi. Ne oldu maç bitti ve herkes Beşiktaş ne güzel oynadı dedi. Galatasaray maçında tama belediye kötü oynadı ama servet ceza alanı içinde elle oynadı sonuç hakem görmedi ya da ele çarpa diye nitelendirdi. Sonuç, galatasaray toparlandı ve sonuç alıyor olarak değerlendir yorumcularımız. İki örnek daha verip tamamlayayım. Lig tv’de Mustafa Denizli ne dedi biliyor musunuz? Milan Barros maçın başında belediye savunmasını zorda olsa geçip kaleye doğru yöneliyor ve defans araya girip topu uzaklaştırıyor. Ülkemizin en büyük otoritelerinden sayın Denizli diyor ki:eğer Barros devam etmek yerine faul almaya gitseydi, hem tehlikeli yerden frikik kazandırırdı takımına, hem de defans oyuncusu oyundan attırırdı böylece maçın daha 2. dakikasında rakip on kişi kalırdı ve deplasmanda olan rakip için maç daha zor olurdu. İşte büyük futbolculuk böyle durumlarda ortaya çıkıyor. Ne kadar üzücü bir yorum. Usta bir yorumcu akıl veriyor. Yine aynı saatlerde Sinan Engin’de beşiktaş’ın ne kadar güzel oynadığından bahsediyor ve diyor ki maç berabere bitseydi o güzel oyuna yazık olurdu diyor. Allah Allah ya. Sen en son şampiyonluğunu alırken sanki kaç maç güzel oynadın ki. adam ceza sahasına kadar geliyor ve sen de rakibine faul yapıyorsan penaltı. Penaltıyı çalmıyorsan rakibe haksızlık değil mi? Hem en önemli futbolcusunu kaybetsin hem de puanı. Neyse br Pazar akşamı da böyle heba oldu ve kendi kendime Aziz Yıldırım’a kızarak kapattım tv’yi. Böyle bir ligde çuvalla ve en çok parayı harcayıp da hala bu geyikleri dinletmek zorunda bıraktığı için.

27 Eylül 2010 Pazartesi

taktım

Şu televizyonlar olmasa insanlar nereden malzeme bulacak ve gündem belirlenecek bilemiyorum. normal şartlar altında hadi sınava gir de devlete memur ol yada bilmem şu holdingde kariyer bir iş yap desen olamayacak adamlar her alanda otorite olup memleketin gündemini belirledikleri gibi bide ahkam kesiyorlar. artık kim ve ne söylediklerini papağan gibi tekrar etmenin bir anlamı yok malum yorumcular ve malum amaçları. artık komedi programı niyetine izliyorum hafta sonu futbol programlarını. spor değil de futbol daha doğrusu futbol geyikleri desek yanlış olmaz. herkesin amacı var tabi. tv programı reklam alıp para kazanmak ister. yorumcu polemik yaratıp para kazanmak ve reklamlara çıkmak ister, falan. bu arada Fenerbahçeli olmayan yorumcuların bir amacıda takımlarını korumak ve onlar lehine kamuoyu oluşturmak. Fenerli olmayan herkese göre medya fenerli bu arada nasıl bir çelişkiyse onu da bir türlü anlamış değilim bir fenerli olarak. Çünkü medyanın fenere bir faydasını görmüş değilim bugüne kadar. Neyse fenerli olmayan yorumcular amaçları için her şeyi yapıyorlar, beceriyorlar da. ama bizim fenerli yazarları anlamak mümkün olmuyor bir türlü. hem katıldıkları programlarda geri kalanlar tarafından halk ağzıyla sardırılıyorlar, hem de takımları adına güya tarafsız yorum yapıp kamuoyunun takdirini kazanıyorlar.
Feneri eleştirenler kamuoyunun takdirini kazanıyor ama fenere zarar veriyorlar fakat ceplerini doldurmaya devam ediyorlar. Feneri övenler ise bu kez yönetimin takdirini kazanıyorlar ama yine fenere zarar veriyorlar çünkü her iki durumda da fenerin eksik yönleri bir türlü ortaya çıkmıyor. bravo diyelim onların hepsine buradan. Ayrıca fenerli olmayan diğer grubun umurunda mı kamuoyunun ve ya başka birilerinin takdiri. Tek bildikleri kendi takımları ve onun iyiliği için her şey, doğruya bile yanlış diyorlar bu uğurda.

22 Eylül 2010 Çarşamba

duruş

Tamam anladık futbol takımımızın sayın hocası ciddi, prensipli, felsefi konuşan bir adam. Hatta doğruları olan ve onlardan taviz vermeyen birisi.ne güzel, bunlarda bir sorun, bir acayiplik var mı? Tabi ki de yok. Kime sorsanız böyle birisi ister takımının başında. fakat tepkisizlik. Bu günlerde gazetelerin revaçta konularından birisi de Aykut hocanın tepkisizliği. sanki birazda Ertuğrul Sağlam'ın Beşiktaş zamanındaki tavırlarına benziyor. Aragones’de de vardı ama adam ne yapsın gece maçlarında yorgunluktan ve yaşlılıktan olsa gerek eve kadar dayanamayıp uyuyordu maçlarda:)
Ama duruştaki bu tepkisizlik, soğukluk ve donukluk pek içime sinmiyor ne yalan söyleyeyim. Biraz sinsilik ve biraz da yetersizlik içeriyor gibi. Bütün bunları gizlemek için bir araç sanki. Bir sevin, sinirlen, bağır çağır, tamam dozunu ayarla ama yapmacık olma, dudağını yemeği bırak. Eyvallah sen yöntemlerini bilmiyor olabilirsin ama artık bu teknoloji ve iletişim çağında bu işin bir uzmanı İstanbul'da bulunabilir herhalde. Git bir uzmanından eğitimini al. o da yok. Neyse bütün bu tepkiler çoğalırda ulaşır belki kendisini de geliştirir kendisini umarım.
Ayrıca pek önemli değil ve her hoca maça istediği kıyafetle çıkabilir ama hazırlık maçları dahil Fenerbahçe'nin her maçını izledim, tamamına spor kıyafetiyle çıktı ama Sivas’taki güya Cumhuriyet Kupası(bence hazırlık) maçına takım elbise ile çıktı. Bence bir hoca maça verdiği önemi böyle küçük şeylerle de futbolcularına gösterebilir.
Hep eleştiriyoruz ama sonuçlar kötü olunca iyi olması için akla her gelen durum söyleniyor haklı olarak. her başarısız sonuç şanssızlığa bağlanamaz elbette. Önce ortaya bir şey koy ki ondan sonra felsefe yap. Ondan sonra ben bu takımdaki bazı şeyleri ele alıp değiştireceğim de.

21 Eylül 2010 Salı

düne ilaveler

Dün transfer listemi yapıp bazı isimleri belirtmiştim ama akşam spor haberlerini dinlerken benim listemde de olan Ruud van Nistelrooy'un futbolu bırakabileceğini duydum. O zaman bu isim ile ilgili şöyle bir ilave yapayım istedim. Takıma o tip bir santrfor transfer edilmelidir. zaten hafızam elverdiği kadarıyla Fenerbahçe’de ne zaman klasik tipte bir santrafor oynadıysa takım daha başarılı olmuş. Dünya futbolu değişiyor yok 4-6-0 sistemi, yok barcelona modeli falan, artık uçta uzun boylu santrafora gerek yok söylemleri. Ama benim bildiğim bir şey var ki o topu ceza sahası civarında tutup asist yapacak bi adamı olmadığı zaman hiç bişi. Derbiler tamam iyi kapanıyor, ama kapanan takımları aç dediğin zaman fos.eee çok pas yapsın diyoruz, o zamanda medyadaki ulemalar su koyuveriyorlar. yok bu kadar yan pas mı yapılır? Hatırlayın son yirmi yıldaki Fenerbahçe futbol takımlarını. Hasan Vezir, Atkinson, Anderson ve Nobre'li takımları. Bunların hiç birisi takımın en çok gol atan adamları değildiler. Ama takımları şampiyon oldu. Üstüne bide Alex'li mi, Alex'siz mi olsun tartışması.
Neyse santrafor önemli bence.fizikli güçlü, topu orda tutup, asist yapacak.kendisini sevmem ama bir nevi Hakan Şükür. Belki şu makakula bile olmaz mıydı acaba.
Ayrıca Ricky van Wolfswinkel(Utrecht) ismi seçmemde de Flying Dutchman bloğundaki yazı etkili oldu. Kendisine teşekkür ederim. Futbolcu gelecekte bir Nistelrooy olur mu? Kim bilir.
Hem listeye hem de yazıma bir ekleme daha yapmak istiyorum. Geçmiş yıllarda Almanya da yetişmiş oyuncu sayısı daha azdı ama yetişen iyi isimleri bulup transfer eden ilk Fenerbahçe olurdu. Son yıllarda bu politikadan da vazgeçti takım. Belki Brezilya’ya gidene kadar yanı başımızda biraz araştırma yapsak da yabancı hakkımız daha iyi değerlendirsek olmaz mı? Madem kendimiz yetiştiremiyoruz altyapıdan.
Bu arada sağ olsun trt alman ligini hakkını elinde bulunduruyor ama maçları vermiyor nasıl bir durum anlamadım. Üç beş oynayan Türk futbolcu var onları da göremiyoruz. Listeye ekleyeceğim isimde geçen sezondan beridir trt'nin lütfettiği kadar köln maçlarında izleyebildiğim taner yalçın. Bugün gazetede gördüm hiddink kendisini izlemeye gidecekmiş. Ayrıca lyon’dan kim kallström ve ederson takımlarında kadroya giremiyorlar bir harman nasıl olur dersiniz?habide şu emenike guiza'dan daha kötü oynamaz herhalde değil mi?

transfer

futbolu takip eden kime sorsanız bir takım kurar kendisine göre.ama hiç bir zaman o takımın kurulamayacağını da bilir.ben olsam şöyle yapardım der.işte ben de, ben olsam şöyle transfer yapardım dedim.tabi bu liste izlediğim her maçta değişiyor ama son bir kaç senedir televizyondan gördüğüm kadarıyla ve takımın ihtiyacı olan bölgelere göre oluştu ve en azından bazıları alınırsa bile ve etrafına mevcut işe yarar türk futbolcular serpiştirilirse sanki daha dengeli ve iyi bir takım en kısa zamanda meydana çıkar gibi geliyor bana.ne dersiniz.
hoca adayları:Manuel Pellegrini, Martin O'Neill,Mirko Slomka,Jürgen Klopp
futbolcular:Miguel Torres Gómez(getafe),Stephen Ireland(aston villa),Richard Dunne(aston villa),Demichelis,Daniel Agger,Ömer Toprak(freiburg),İlkay Gündoğan(nuremberg),Mehmet Ekici(nuremberg),Sezer Öztürk(eskişehir),Johan Elmander,Nuri Şahin,Malik Fathi,Ricky van Wolfswinkel(Utrecht),Ruud van Nistelrooy,Chinedu Obasi(Hoffenheim).
tabi bu arada eldeki yabancılardan bir çoğuda gitmesi durumunda.zaten fenerdeki yabancı futbolcuların çoğu cebi için için buraya katlanıyor.takımı için oynayan kalmadı gibi görünüyor dışarıdan.artık bu sene geçti.bu sene performanslar takip edilir ve belki sadece stoch ve niang kalır gibi geliyor.gerisi artık yollansa ve sıfırdan neşter vurulsa, aykut hocanın demogojilerinden de kurtulmuş oluruz.ayrıca gelecek yeni hocanın yanına kaliteli, tecrübeli, ligimiz iyi bilen ekip şart.yoksa adam tek başına rezil ve zengin olur gider.

çelişki

yer fb şükrü saraçoğlu stadı.tarih 19 eylül 2010.maç fb-bjk
dakika 85. bobo ceza alanına girer girmez kaleci volkan tarafından düşürülüyor ve karar penaltı.
e olabilir zaten volkan'ın bir kontrolsüz hareketi var. benim sorguladığım şey penaltı kararı değil zaten. tam kazandık derken maç berabere bitmiş, moral bozulmuş dalgın bir şekilde kanalları dolaşırken gördüğüm şey. bu arada bir sürü şeye kızmışım kendi kendime, aykut kocaman'a, futbolculara, takımı bu kadar antipatikleştirip fb evinde bile gözünü kırpmadan feneri hakemlere ezdiren yöneticilere. Devam eder gider böyle, hep söylüyoruz ama hiç değişmiyor senelerce.(ne yapabileceksem oturduğum yerden onu da bilmiyorum ya.)
Neyse maç bitmiş öyle ya da böyle güzel mücadele var. Futbol adına konuşulacak şeyler var ama benim takıldığım ve daha çok kızdığım şey daha önce televizyon başında yaşadığım hüsran. kanaltürk yorumcularının saatlerce kuyruk yaralarının acısını çıkartma çabaları ve programı yöneten kişinin çanak soru ve yönlendirme çabaları.
Bir süre sonra konu nihayet futbola geliyor ve maç içinde futbol ile ilgili her şey bitti konuşulacak penaltı pozisyonu tartışılıyor. Eski hakem ve şimdinin spor yorumcusuna göre hareket yüzde yüz penaltı ve volkan kırmızı kart görmeli. Karar idam.
Aynı yorumcunun geçen sene, yayıncı kuruluştaki dönemlerinde Fenerbahçe lehine benzer durumlardaki yorumu aklıma geldi ve işte filmin koptuğu yer. Eminim sizlerde hatırlayacak ve bana hak vereceksinizdir. Atıyorum pozisyonun içindeki adam semih ve ya inandırıcılığı onlara göre daha az olan kazım vesaire. İsim önemli değil. Önemli olan izleyenlerin nasıl medya aracılığı ile yönlendirildiği. O yorumcu ne diyecekti biliyor musunuz? Sarılı futbolcu yani kazım kalecinin geldiğini fark ediyor ve sol ayağını kullanarak kalecini üstünden atlayıp geçebileceği halde daha sağ ayağını yere koyar koymaz kendini bırakıyor devam.
İşte sözün bittiği yer. Defalarca kez bu yorumu dinledim ben. ve o arkadaşın işaretlemeleri yüzünden lugano, kazım, emre, kezman neyse bir sürü futbolcumuz problemli olarak nitelendi ve yaptıkları sıradan müdahaleler bile kartlık oldu. Ama fenerli futbolculara atılan tekmeler bile görülmedi. işte burada yönetimin devreye girmesi gerekiyor bence. Ne yaparlar bilemem artık ama şu kamuoyunda bi şekilde sempatik hale getirilmesi gerekiyor bu takımın. Tabi sevimsiz olmanın kendi içinde sebepleri de var ama daha çok dışardan ve medyadan. Sonuçta her iki durumunda çözülmesi önemli bence başarı için.

12 Ağustos 2010 Perşembe

sportif direktörlük mü?teknik direktörlük mü?

çok uzatmayalım benimkisi her zamanki gibi aklıma gelen bir öneri. ama olma ihtimali az değil yok gibi.ancak olsa ne güzel olurdu diyen de zamanla artacak bence.
belli ki geçen sen başında sportif direktör olan aykut kocaman bu görevi değil asıl olarak teknik direktörlük görevini almak istiyordu. ama yönetim hemen güvenemedi kendisine ve şampiyonluklar konusunda tecrübeli daum tercih edildi. Transferler yönetimden, hoca daum, ayut vitrinde kukla pardon manken. Yönetimin söylemlerinin avukatı olacaktı anlaşılan. Tabi sonuç hüsran olunca her zamanki gibi başkan zamanı öldürdü, daum yolcu, hoca belli değil(en azından biz öyle biliyorduk galiba), transfer yok, altyapıdan da messiler gelmeyeceğine göre takım allaha emanet.
teknik ekip fecaat. alt liglerde bile cv'lere yazılacak hiç bişi yok. aykut kocamanın hocalığı orta sıra takımlarında geride rakibi iyi tut, sağlam defans yap, sonra kontra....
eee yıllarca bu mantıkla çalışan hocadan bir anda barcelona bekleyemezsiniz guardiola yaptığı gibi. adam en azından alt yapı takımlarında da aynı sistemi oynatıyordu.
ewet yine uzattım.
Sonuç:şenol güneş kimilerince sevilir, kimilerince eleştirilir ama yinede ülkemiz futbolunda saygın bir isimdir.çok büyük emekleri vardır.geçen sezon başında fenerbahçe’yi örnek alan trabzonspor ünal karamanı sportif direktör yapmış fakat sonuçlar felaket olunca şenol hoca teknik direktör olmuştu hekesin bildiği gibi.peki şenol hoca yardımcısı olarak kimi seçmişti.ünal karaman. ünal karaman gelecekte büyük hoca olur mu bilinmezi geleceği bırakın şuan için şenol hocaya nasıl bir katısı vardır o da meçhul. işte benim çözümüm.
hani fenerbahçe tv'de diyor ya hem sportif direktör hem de teknik sorumlu. Sportif direktör aykut kocaman derhal takımın başına bu takımın ağırlığını kaldıracak bir hoca bulsun getirsin.
bu hocada tesadüf ilkeleri için takımından istifa eden, başarıları yine herkesçe bilinen Martin O'Neill olsun. eee yanına da ülkemizi bilen bir hoca lazım. oda e hadi belki kendisini geliştirir umudu ile kendisi olsun. üç sene midir beş mi bilmem, (çünkü bir takımı en az beş yıl çalıştırıyor adam)sonrada alsın kendisi çalıştırsın takımı(tabi kendini geliştirdiyse eğer).ama bu sene değil. artık transfere gelir sıra sonrasında. tabi geç kalındı ya orası da başka konu. bir santrafor, bir orta saha, bir defans bence. herkese göre değişir tabi.

4 Ağustos 2010 Çarşamba

daha ne olsun...

hepimiz izledik.doksan dakika bitene kadar yine ızdırap çektik...hep olumsuz.
maç ta dakika dakika ne oldu.taktik neydi, ne olmalıydı.kim değiştirilmeliydi.kim çıkmalıydı, kim girmeliydi.bir sürü konu da herkesin bir fikri var.
ama önemli olan bu takımın prestiji giderek düşüyor.giderek dalga konusu olmaya devam ediyor ve şu futbol takımı sorumluları sanki dünyada yaşamıyorlar, alıyor parayı, taraftar ne yaparsa yapsın.taraftar forma alsın.
yöneticiler daha çok zengin olsun.kazma futbolcular daha çok zengin olsun.varmı acaba bu kadar yetenksiz futbolcuya bir arada bu kadar harcayan.
benim bir taraftar olarak hayalimdi.kulüpte yetişip kulübe malolan bi adam çalıştırsın bu takımı, hemde yıllarca.ama umarım yanılırım aykut kocaman ile bu iş olmayacak.
tamam alex ferguson bile ilk altı yılında şampiyon olamamış.ama sonrasın da rekorların hepsini ele geçirmiş. ama bizde yaşlanıyoruz altmış yaşımda görmek istemiyorum ben bunları.sabır da bu kadar da değil.
bu arada bu ne şanstır anlamadım aykut hocanın.hep kaybettiği, hep kötü oynadığı maçlarda on kişi kalmış.vay be.aykut hoca mı girsin oynasın. ancak ankarasporu çalışıtırır bu adam.kapan ve hızlı kontraya çık.
sanki ankaraspora tranfer yapıyor gibi adam seçiyor.üç kuruşluk adamları milyon avrolara alıyor.para kimin.yöneticilermi veriyor.o eskidenmiş.taraftar veriyor ve yöneticiler o paraları saçıyor.sonuç hep sıfır.almayın arkadaş forma.almayın arkadaş kombine.
gitmeyin arkadaş maça.ne zamana kadar.yönetenler kendilerine çeki düzen verene kadar.takım yürekten oynayana kadar.
yürekten oyna çırpın, bir o yana, bir bu yana deli danalar gibi saldır gol at, gol kaçır, her şeyi yap ama maçı kaybet.ama gel canımı ye.o ruh olunca bir gün ve sürekli kazanmaya başlarsın.
uzatmayalım aykut hoca fenerbahçedeki birikmiş sorunları çözeceğim dedi.hadi bakalım.daha da büyümesinde.ayrıca geçen sen bu takımda değildi sanki.
yine şampiyonlar liginden elendi fenerbahçe.gece yarısında üç transfer açıklanır yne.yine şov yapılır elenmek unutulur.şampiyon olacaz denir.biraz daha masal.uykuya devam.eee madem alacaktın bi kaç hafta önce alsaydın bari der geçeriz.
birde madem bu dakar adama alabliyordun madem daum'a niye almadın geçen sene istediği zaman.ama yok daum ne anlar ben alırım topuz'u, özer'i felan.sonra devre arasında transfere gerek yok der olur biter.
hadi bakalım alında aykut hoca başarılı olsun bari.kendisin orda istemesemde sevinelim yinede.
bir de taraftara bir şey daha söylemek istiyorum.lütfen sonuç kötü devam ederken semih semih diyerek adamıda hocayı harcamayın.zaten ne yapacağını bilmiyor kenarda iyice şaşırıyor.hoş aynı hataya daum da düşmüş ve şampiyon olan bursaya öndeyken maç kaybedilmişti.
tamam alex devri artık yavaş yavaş kapanıyor.olmalıda ayrı.bir tek bu kanuda katılırım belki aykut hocaya.ama benim diyeceğim başka.şu kaptanlık bandını lütfen volkan demirel'e takın.emre belöoğlu'nu kaptan görmek istemiyorum bu takımda.

30 Temmuz 2010 Cuma

kazım

hepimiz takip ediyoruz takımı, transferleri. eleme maçlarını. takım geçen seneden de kötü gözüküyor ama eksik, sakat futbolcu çok, artı daha santrafor transfer edilecek! ayrıca maç içerisinde de eksik kalıyor zaten! aykut hoca ne yapsın? değilmi yani. neyse aykut hoca konusu tek başına tez konusu. biz başlığa geçelim tekrar. takımı eksik bırakan, problemli futbolcumuza. kaldıki bence atılana kadar takımın mücadele eden, çırpınan adamalarndan biriydi elinden geldiğince.
bütün medyayı takip ediyorum da adam akıllanmayacak yorumları ve türevleri gırla gidiyor. evet adam problemli. eee çözüm. gönderin gitsin. ewet fener düşmanlarının çözümü ve takıma nasıl daha çok zarar veririmin yöntemi.
gazeteleri okuyorum da gyan için teklif edilen rakam sadece kulübüne 16 M.€ bu arada.vaybe Gana'da aç insan kalmaz. bırakın Ganayı Türkiye'de aç insan kalmaz. akıllanmayacak bizim takım.
uzatmayalım benim çözümüm. iki senedir guiza'ya katlandık, adam yaşlandı ama genç ve nöbetçi semihe katlandık yıllarca , bırakın bir senemizde sağ açıkta mutlu olmayan kazım'a gitsin. birazda santrafor da, yada onun yanında alex pozisyonunda serbest deneyin be kardeşim. bir senemizde böyle gitsin.
orta yapmasını öğrenemeden futbolu bırakacak olan gökhan'ın yerine bırakın önder'i , bekir'i denemeyi alt yapıdan gelenleri deneyin be kardeşim. hadi resmi maçlarda oynatmıyorsun bari hazırlık maçlarında oynat be aykut hocam. nasıl sen bir günde hoca olmadıysan be aykut hocam. bir senemizde böyle gitsin be aykut hocam. yoksa oynatmaya az kalacak aykut hocam.
tabi bu işler takım şampiyonluğa giderken mevcut hocanın arkasında eleştiri yapmaya benzemiyor galiba. hadi bakalım artık söz sizde görelim takımı.....

29 Haziran 2010 Salı

mazi

22 Şubat 2010 Pazartesi
aykut hoca; hoca olsun?

artık fenerde bu sonuçlardan sonra, aykut hocanın sezon başında hemde o kadar para verilerek sportif direktörlüğe niye getirildiğini anlamış olacağız.
02 mayıs 2010 tarihi itibaariyle mesajı güncelliyorum.
bugünlerdeki üzerinde hep durduğum adam gibi adamlık kategorisinde olduğunu düşündüğüm aykut kocaman'nın fener teknik ekibinde olmasının takıma zarar verdiğini ve artık önünün açılması gerektiğini düşünüyoum.
zaman: 12:55 Gönderen shadowturk

24 Haziran 2010 Perşembe

istemiyorum

bir fenerbahçe taraftarı olarak istemiyorum. neyi istemiyorsun diyeceksiniz değil mi?pek çok arkadaş web sayfasında, blogunda, haber yorumlarında, forumlarda yazdı.
bir de ben yazayım. bir fazla olsun ne kaybederiz. sonunda, belki başkanın kulağına gider de ilkeli bir klüp kültürü oluşturmak adına bir ilk, başlangıç ve hatta büyük bir adım olur ve taraftar daha bi bağlanır takımına.
ewet kaya peker'i takımda istemiyorum. attığı her smaçtan sonra şöyle bi, tribünlere dönüp attığı alaycı bakışları hiç unutamam. hemen üste para verin ve feshedin sözleşmesini, oynatmadan yollayın lütfen. zaten bu fesih olayları ile ilgili konular sıcakken. nasıl bir takımız anlamadım. bizi istemeyenleri zorla, bir dünya para uğruna ikna edip getiriyoruz, yollamak için daha fazla ödüyoruz. artık sadece para için değil hatta sadece bu takım için oynamak isteyenleri alın o kapıdan içeri.
neyse daha da ilginci, hadi başkan akıl verenleri ne kandı da, peki ya aydın örs'e ne oldu. o niye aldı onu anlamadım. belki de hala haberi yoktur diyelim. belki de ikna etmişlerdir dünya üzerinde şutu olan başka pivot kalmadı diye.

15 Haziran 2010 Salı

ilave

bugün internette saadettin saran röportajını okudum. kendisini pek sevmem ve gelecekte başkan olmasını da istemem ama söylediklerinden bazılarının da doğru olduğunu görmemek de klüp için yanlış olacaktır diye düşünüyorum. faydalı fikirlerden yaralanılmalıdır.
bu takıma zico gibi, anelka gibi, PVH gibi sempatiyi ve sevgiyi artıracak bi dünya adam geldi. altyapıdan enderen de olsa ibrahim kutluay gibi, semih şentürk gibi, mülayim, efendi yine sempatiyi artıracak adamlar yetişti ama hepsi hikaye. bir tek başkana olan, tabi rakip medyanın da pompalamasıyla, herkes bu takımdan nefret eder oldu.
ancelotti getirildi statı gezdi gitti, mourinho geldi stadı gezdi boğazda yemek yedi gitti. etoo geldi yüzüne bile bakılmadan gitti. gökhan inler geldi yine yüzüne bile bakılmadan gitti. özgür çek'ti yanlış hatırlamıyorsam çocuğun adı, gelecekte milli takım sol açığı dendi gitti. ama twentenin yııldızı bilmem kaç milyona fenerde.
saadettin saran haklı zamanın mouriho'su kimse onu bulun getirin. geleceğin yıldızları kim olacaksa onları bulun, porto gibi, psv gibi, lyon gibi hem şampiyon olun kazanın, hem satın kazanın, hem de sempati kazanın.

proje

bu aralar sürekli yeni fikirler geliyor aklıma, dünya kupasının kalite yoksunu maçlarını izlerken. üstüne bi dünya masa başı haber de cabası. beynimiz çorba oluyor.
neyse bugünkü fikrim hasan ali atasoy'un yazısını okurken son halini aldı. futbol takımı başarısız. ewet başarısız. belki avrupa veya dünyanın başka ülkesinde olsa başarı olarak nitelendirilebilir ancak ülkemizde değil elbette. ewet ligde ve kupa da şampiyonluklar bir maça sıkıştı ve sezonun en önemli iki maçıda aynı takıma karşı kaybedildi ve sonuç hüsran. o zaman fatura kime kesilecek. teknik direktöre mi? futbolculara mı? yönetime mi? başkana mı? taraftara mı? medyaya mı? bilmem ama başkan faturayı daum'a kesti orası kesin, son üç teknik direktör de olduğu gibi. bilmem belkide akıl hocaları öyle uygun gördü. ama sonuçta daum'da gidecek ve külli para tazminat ödenecek.
bu para öyle yada böyle ödenecek, hatta sözleşme feshedilip yollanırsa çarpı iki olacak ve artı olarak ekibinin parasıda ilave edilecek. madem kasadan bu para çıkacak çarpı iki olmasın, daum yollanmasın. adı scout mu olur ne olur bilmem sembolik de olsa bir ünvan verilsin ve adam klüp bünyesinde kalsın. hatta başkanın akıl hocası daum olsun. alaattin metin veya cemil turan olacağına. futboldan onlara göre daha iyi anladığı kesin. yardımcıları mı onlarda yeni gelecek hocanın ekibinde kalsınlar. istemiyorlar mı? istifa edip gitsinler. fark etmez. her iki durumda da klüp karlı çıkmasa bile, zararda etmeyecektir.

14 Haziran 2010 Pazartesi

bi kaç not

Barcelona yeni başkanını seçmiş. Tabi benim ilgilendiğim barcelona ve yeni başkanı değil tabi. Barcelona başkanını kaç kişini seçtiği. Adamlar seçimi statta yapıyor ve onbinlerce taraftar olan delege oy kullanıyor. Sözüm yönetimlere, nelerden korkuyorsunuz ve kul yapısı tüzüklerinizi niye değiştirmiyorsunuz. Durum bugünkünden daha kötü olmaz diyorum. E siyasi partilerimizin durumu ortadayken spor klüpleri çok eleştirilemez ama biz yinede söyleyelim.

bi kaç not

bi kaç ayrıntı daha aklımda onlarıda ufak ufak ilave edeyim. inşallah aykut kocaman ali şen'i haklı çıkarmaz ve kendini geliştirir. futbolculuğu zamanında oğuz aykut ve onların hizipçiliğindeki takım, fenerbahçe tarihinin en uzun şampiyonluksuz yıllarını geçirdi. sportif direktörlüğü futbolcuğuna benzemez umuduyla.

e tabiki gündem adı spor olan gazetelerdeki gibi transfer

geçen yıl avrupa şampiyonu ihtiyarı gönderdi ve deve yükü para verdi tazminat olarak başkan. sorun takımı şampiyon yapamadı...ondan önce zico'nun fenerbaçe kaderide aynıydı. yine bi dünya tazminat. luciano sakatlandı yollandı üstüne para. edu sakatlandı yollandı üstüne bi dünya para. bırak futbolcuyu satıp bonservis almayı habire içerde hesap. bu durum uzatılabilir ve takip eden herkes bu durumu çok iyi biliyor. elalemin yolladıkları ise bırakın tazminat istemeyi, alacaklarını bırakıyorlar ama iş fenerbahçe'ye gelince olay hep maddiyet. şu takıma, ne zamana takım için oynayacak ruhlu adamlar gelecek bekliyorum.
neyse asıl diyeceği şuydu. biraz önce internet spor sitelerinin birinde okudum. daum ve ekibine yaklaşık on milyon € ödenecekmiş eğer gönderilirlerse. başkan bilir tabi ama bu para, tazminata harcanacağına, şu yeteneksiz güiza'nın yapamadığını yapıp, topu içeriye atabilecek bir adama harcanır ve daum ile aykut'un arası yapılırsa daha güzel olur diyorum. tabi görüştür, başkası da daumu istemez ama hesap kitap. tabi başkan çok paramız var diyorsa bilemem. her sene aynı durum olursa takım için çalışacak hoca bulunamayacak. gelecek adam ise bir sonra seneki tazminatı düşünecek bence.

16 Mayıs 2010 Pazar

geçmiş olsun.

artık feneri sevmeyenler, başarısız geçen bir senenin ardından, başkalarının başarılarına sevinebilirler.
Canları sağ olsun bizim oyuncuların. en azından trabzon maçında mücadele, iyi niyet ve hırs vardı. ama olmadı. belki biraz zeka eksikti. zeki oyuncunun hali başka oluyor. beğenmeyip kiralık yolladığımız burak ve serkan, kaleci onur. hepsi onurlarını ortaya koydular ve fenere çelmeyi taktılar. tebrikler hepsine.
şu guizanın yerinde burak oynasaydı bütün sezon acaba fenerin durumu şimdikine göre nasıl olurdu. bence daha kötü olmazdı. şu guizanın kaçırdıkları gol olsa belki haftalar önceden garantilenecek ligi kaybettik. Hatta geçen sezonu bile. yöneticilerimize sesleniyorum:lütfen zeki sporcular transfer edin.( birazda medyadan gazeteci, televizyondan spiker, muhabir, transfer edin de, yerlerde olan kamuoyumuzu artıralım)herkes nasıl feneri alt ederim onun peşinde.fener - trabzon oynuyor spiker trabzona taktik veriyor. şenol hocaya söylesinler de teknik ekibe katsınlar arkadaşı.
bi kaç hafta önce fenerin hakemlerin desteği ile haketmeden şampiyon olacağı gazı verildi. ama fener şampiyon olmadığına göre hakem desteği yokmuş. bunu çıkaramazmıyız, bilmiyorum sadece soruyorum. bugün trabzonun golünden önceki poziyonda faul varmıy dı ve cale kırmızı kartı haketmedimi. tersini söyleyelim. acaba fener golünü böyle bir pozisyonda atsa ve o hareketi bilica yapsa ne karar verilirdi ve maçtan sonra neler konuşulurdu. belki ayrıntı ama bu ayrıntılar sonucu belirliyor. ama sende at be kardeşim, kale önünde yirmi tane pozisyonu atamazsan sinirler gerilir. başka bir ayrıntıda evinde kaybettiğin puanlar ve bugünün şampiyonu bursadan üç dakikada yediğin iki gol.
artık fener şampiyon olmadığına göre şampiyon da hak etmiştir öyle değilmi. medyamız kamuoyumuz temiz, hakeden şampiyon kelimelerini düşürmez dillerinden. ne de olsa kelime oyunları ile fener alt edilmişti. ama kimseye kızmayalım ve kendimize bakalım. bütün sorunları ve rakipleri buldozer gibi ezip geçecek takımı kuralım.
anti parantez, bu durum umarım kupadaki gibi olmaz. adı şimdiden hazır, fener düşmanları kapıda bekliyor. son hafta sendromu. şampiyonluktan daha önce ki haftalar kopsak, bırakacağı olumsuz etki, son hafta kaybetmek kadar olmaz. ne yapalım. artık yapacak bir şey yok.
beşiktaşı bursa karşısındaki mücadelesinden dolayı:) ve bursayı da ilk şampiyonluğunda dolayı kutluyorum bu arada.

9 Mayıs 2010 Pazar

transfer(devam)

Peki tüm bunların ardından kimler gelmeli:Yukarda az paraya dedik, ancak bir kerey mahsus tranfere para harcamak gerekiyor galiba. Kurulacak takımda parlayan olur ve iyi para veren talibi çıkarsa gönderilmelerinde sakınca olmamalı bence.
-birinci olarak volkan’a tecrübeli ve rahat oynamasını önleyecek Türk bir kaleci.(örneğin serdar kulbilge. onun tekrar gelmeyeceği düşünülürse atıyorum ömer çatkıç.)
-Lugano’nun yanına mutlaka yabancı ve adı bilica olmayan tecrübeli, sol ayağa iyi ve oyunu sakinleştirebilecek, kuracak bir stoper.(Ben İtalya’dan olsun derim. italyanmı olur İtalya görmüş yabancı mı artık bilmem. Eski bir Fenerbahçeli futbolcu vardır herhalde italyaya gidip bulacak o sporcuyu. thomas geldiğinde kim biliyordu?kimse ama maksimum fayda ile oynadı.E sezon iki futbolcuyla bitmeyeceğine göre Bekir’in yanına ankaragücün’den ediz ve kağan, kayseri’den eren manisa’dan hüseeyin araştırılabilir.tabi altyapı ne durumda bilmiyorum.can arat’tan iyi olanlar olabilir.
Sağ bek ve sol bek gerek tabi. benim adaylarım ali t. ve çağlar ama para durumu ve taraftar kabul eder mi araştırılmalı. yedekleri mutlaka altyapıdan olmalı.orta sahanın göbeğine baroni ve selçuğu unutturup eh be işte fenerin adamları diyeceğimiz iki adam bulunur herhal Avrupa aşındırılırsa. Mümkünse isimsiz olsunlar yoksa elde patlıyor. Alman ligi görmüş sert ve ayağa oynayan olabilir bence. mesela stutgart’ın lazio’ya kiraladığı Hitzlsperger ya da bayern’de oynayamayan Tymoshchuk.valencia’dan maduro’da olabilir. Benim dediklerim mesela .isimler kişiye göre değişir.futbolcular birazda yetenekli olsun denilirse İtalya görmüş brezilyalıda olabilir. Tranzon ceyhun’u verir mi acaba.
-biraz önce yavaş yavaş alex’siz oynamayı öğrenmeli dedik ya. onun yerli altenatifi eskişehir’den sezer olmaz mı diye düşünüyorum. Adam da doğuştan türk yeteneği ve alman altyapısı var. Özer ile beraber ileri uçtaki yabancı kontenjanını diğer bölgeler için kullanmayı sağlayabilirler. Sakatlık durumu nedir bilmiyorum ama trabzon’un serbest bıraktığı zafer yelen iyi futbolcudur. Galatasaray’ın bırakacak dedikleri barış özbek. Son zamanlarda gazetelerin yazdıkları gibi Caner.Bursa’dan volkan.
-Avrupada yetişmiş türk dedik ya. bunlar kim olabilir takıma alternatif olarak. Frankfurttan ümit, friburgdan ömer toprak.
- En uç mutlaka luca toni. Van nisterloy, kuranyi, hatta İtalya 2 torino’dan bianchi veya bu tarz kim olursa artık. isimli, isimsiz ama santrafor arkadaş. Fenerbahçe tarihinin şampiyonluklarına bakın bu tip santraforlu takımlar rahat şampiyon olmuşlar. Hasan vezir’li, anderson’lu PVH’lu, nobre’li takımları hatırlayalım. Kabul görür mi bilmem ama Necati iyi oynadı bu sezon. Takıma tecrübe de katabilir.
Evet kime sorsan çoğunluk bu isimleri söyler, ancak ne kadarı transfer edilebilir. Bir kısmı transfer edilse bile takım yenilenmiş olur ve problemli olanlar ayıklanarak devam edilirse birkaç sene sabırla gelecek on yıllık takım ortaya çıkmış olur. Takıma her yıl birkaç alt yapı ve yabancı serpiştirilerek, zorla değil rahat şampiyonluklar alan takım oluşturulur diye düşünüyorum. Sonuçta her sene bi dünya adam alamaya gerek bırakmayacak takım ortaya çıkmış olur. Başarı geldikçe talibi olan çıkar, satılır ama yeri alttan veya iyi araştırma ile dolar ve bu sirkülasyonla takım en az zararla yoluna devam eder.

8 Mayıs 2010 Cumartesi

transfer

Fener maçlarını nasıl izliyorsunuz bilmiyorum ama ben bazen zevk alıyorum ama maç içinde bazı anlarda genellikle ızdırap çekiyorum ve şu adamın yerine şu olsa gibi şeyler aklıma gelmiyor değil. hangi fenerliye de sorsanız benim gibi düşünüyordur. Takım da aykut kocaman'ın yapabileceği en faydalı iş olacak olan transfer komitesi(gazetelerde böyle anılırdı geçmişte) koordinatörü görevine faydamız olsun. Tabi önce takım hangi sistemle oynamalı ve bu sistem için nasıl futbolcular seçilmeli, bu futbolcu takımda mevcut mu? Değil mi? Mevcut ise eyvallah ama yoksa kimler olmalı. Yerli mi olmalı, yabancı mı olmalı. Sonuçta kim kalmalı, kim gitmeli. Ve hangi mevkilere takviye yapılmalı. Hepsi sıradan bir taraftarın boyunu aşan ve bilimsel olarak yapılaması gereken şeyler ama biz de fikrimizi beyan edelim.
Öncelikle mevcut takımdan problemli olanlar ve para edip talibi olanlar acil gönderilmeli. Kalanların ücretleri Türkiye şartlarında düşürülmeli ve mutlaka maç başı ve prim olarak ödenmeli. Kabul etmeyenlere hemen güle güle denmeli. Bundan sonra takımı kuracak olursak, benim sistemim en uçta guiza gibi dolaşan değil luca toni gibi ömer üründül söylemi ile nokta santraforlu 4-2-3-1 ve bu sistem içinde defansın göbeği, orta sahanın göbeği ve santrfor tecrübeli ve yabancı olmalı diye düşünüyorum. Onlara takviye olarak yetenekli ve hırslı yerli olabilir. Bunlar yüksek rakamlarla iç piyasadan transfer olarak değil, ya altyapıdan ya da Avrupa da yetişmiş Türk sporcular olabilir(eskiden olduğu gibi ilk fener bulur getirirdi).

Sonuçta önce kim gitmeli. Taraftar, medya, kamuoyu ve bence takım içinde de sorunlu olduğunu düşündüğüm emre belözoğlu, kazım ve bilica olmamalı bu takımda.Guiza için denecek bişey yok galiba.semih olduğu sürece bu gazeteler yazacak. artık avrupaya mı gider, rakiplere bilmem ama olmasın artık takımda.devid, santos, baaroni(adam brezilyadan ama yetenek yoksunu) az zararla gitse iyi olur.ali bilgin, önder, vederson….bilmiyorum Anadolu takımları bile düşünür transfer etmeden önce. m.topuz’da gitsin diyeceğim ama o kadar para verildi önce biraz kanıtlasın kendini artık. Burak’ı verip üstüne çuvalla para ile gökhan ünal’ı aldık. semih gibi problem çıkarmazsa eğer alternatif yedek olabilir. Selçuk’da hep kazma gelmiştir ama bu sene son zamanlarda formda ve az paraya daha iyisi yerli piyasada bulunamayacağına göre kalmasında bir sakınca yok gibi. Geriye Gökhan gönül, lugano, bekir, özer ve alex. Bence takım artık alex’siz oynamaya artık yavaşa yavaş alışsa ve onsuz bir sistem geliştirse iyi olur ama adamda alex.tek başına takım.zor bir karar, alex olsun mu, olmasın mı?Gökhan gönül’ü sağ bek olarak beğenmem ama o hırs, o mücadele.O da giderse takım da zaten az olan ruh iyi bitecek.(yalnız oda biraz isabetli orta nasıl yapılır, nasıl sıfıra inilip gol pozisyonu üretilir çalışsa hiç fena olmaz) ya da alternatif pozisyonda düşünülebilir.(aragonesin kararı gibi mi olacak bilmem ama ön libero oynar gibi geliyor bana)
devam edecek.

5 Mayıs 2010 Çarşamba

niye

niye ceza sahası dışında faul çalınan poziyonun daha ağırı, ceza sahası içinde gökhan ünal'a yapılınca faul olmuyor.yoksa sonucunda penaltı olacak diye mi?
sebebini biliyoruz ama yinde soralım, niye bu kadar sıcak öğlen vakti oynatılır bu maç.bu kupanın finalinin oynanacağı her sene belli be kardeşim ama niye plansız progamsız yapılır anşalımaz.
niye kupa finali lig bitiminde oynanmıyor.(acaba final deki takım diğerlerinden olsa karar ne olurdu?)
niye hafta içinde kupa finali oynayan fenerbahçenin bir sonraki lig maçı, bursa'nın maçı olmadığı ve diğerlerinin şampiyonlar ligi şansı dahi olmadığı bilindiği halde pazartesi oynanmıyor.
felan felan.sonuç değişmiyecek.yeneceksin kardeşim.karşında kim ne sıfatla ve kimlikle olursa olsun hepsini yeneceksin.ki sonra sormayalım.

nefret-sevgi

bugünde kaybetti finali fenerbahçe. evet daum da belki final maç kompleksi var, belki şansızlık, konsantrasyon eksikliği, hakem vs.... ne derseniz deyin.sonuç değişmeyecek.
ama taraftar olarak, başarısızlık sonucunda yaşadığım üzüntü, rakip taraftarların tepkisinden sonra tebessüme dönüştü.ve nasıl iyi bir takımı desteklediğimi anladım.
fenerbahçe şampiyon olursa eğer türk futbolu düşüşte...ama diğerleri olursa dünyanın en iyisiyiz.
başarı yolunda fenerbahçe tek başına devam edyorsa eğer diğerleri hepsi tek vücut feneri devirmek için güç birliği yapıyorlar...
fenerbahçe yenerse ya hakemle olur, ya da kötü oynayıp. ama rakipler yenerse ve eğer hakem bile onlar lehine hata yapsa bile rakipler çok güzel oynamıştır ve hak etmişlerdir.
futbolcu fenerbahçede oynuyorsa tüm kamuoyuna göre hırçındır, çirkeftir, her yaptığı fauldür, numaradır, ama yok aynı futbolcu diğerlerinde oynuyorsa eğer mücadelecidir, hırslıdır, yürekten oynar, centilmendir, numara yapmaz.
fenerbahçe başarılı olunca hepsi üzgün.ama yok fener yenerse hepsi mutlu.
sen nasıl bir takımsın fenerbahçe.

3 Mayıs 2010 Pazartesi

sempati

biraz önceki uzun yazıya inat tekbir önerim daha olacak. Türkiye şartlarında forma gögüs reklamı kaç para gelir getirir bilmem ama reklamdan alcağınız parayı özür dileyerek tekrar yöneticilere ihale edelim. almayalım artık formanın göğsüne reklamı ve reklam yerinde türk bayrağı olsun.

nerden çıktı

bayram değil seyran değil, durup dururken böyle bir yazı yazılır mı diyebilirsiniz.evet takım moralli kendi maçlarını alırsa şampiyon,kupada bir tek final kalmış 30 senedir beklanan kupa için....evet görüntü net ve güzel....ama fenerliler haricinde kime sorsanız başarı şaibeli, aziz başkan hakem soyunma odasını bastı ve sonuçlar gelmeye başladı.(ama kimse bilmez ki milletin gözündeki mağdur takım bjk’nin en muzdarip olduğu senelerden bile çok canı yanmış ama yazan ve gösteren yok maalesef).

işte bunlara mahal bırakmamak, herkesin sempati şampiyonu olmak, çok güzel oyun oynamak(tıpkı barcelona gibi, en azından türkiye şartlarında) ve şampiyonluğu haftalar öncesinden ilan etmek için plan program gerekir diye düşünüyorum.

bunun için önümüzde örnek çok.hangi blogcuya sorsanız, hatta sokatan herhangi bir taraftara sorsanız bile çok kolay cevap verir bu konuda.

örnek 1-barcelona.oynattığı yerli oyuncuların hepsi alt yapıdan.adamlar küçük yaş gruplarında bile aynı sistemi oynuyorlar. örnek 2-porto ucuza aldığı yetenekli, genç,yabancı oyuncuları transfer edip başarılı oluyorlar ve gözlerin kırpmadan da satıyorlar. örnek 3-b.münih almanya piyasasındaki, kendilerinde oynamayan, mevkilerinde en iyi futbolcuları kimseye kaptırmıyorlar. tabi örnekler istenildiği kadar çoğaltılabilir. lyon, psv, olimpiyakos vb... çünkü bu takımlar son 15 yılda liglerine damga vurmuş ve hatta Avrupa da söz sahibi olmuş takımlar. tabi karar vermek gerekir. Bunların yanında chealse, inter gibi takımların yaptıkları da olabilir. en iyi futbolcu ve hocalara bi dünya para ver. hemen başarı iste.ama bu takımlar bile kalıcı başarı için ikinci adımı atmaları gerekiyor ki hüsrana uğramasınlar. Buda sistemden geçiyor.
işte buradan Fenerbahçe’ye çıkarılacak pay ne olmalıdır acaba.tabi yazacağım her şey bence.eğer başkan olsam ne yapardım:)
öncelikli olarak ekip ve en önemli parçaları yöneticiler....mümkünse basına hiç konuşmayacaklar, hatta tv'ye bile çıkmayacaklar, kendi reklamlarının peşinde koşmayacaklar.böylece zaten sevmeyen medyaya koz verilmemiş olacak ve antipatiklik artmamış olacak. Bu en önemli şeylerin başında bence. Sportif başarı hemen gelmese bile sempati artar ve taraftar sayısı artar.
Sempati için yurt çapında sosyal projeler. Sonuçta dernekler yasasına tabi bir kurum ve topluma faydalı olması gereken bir kurum fenerbahçe, taraftarını sevindirmesinin yanında.

sonrası takımı çalıştıracak olan teknik ekip.iyi bir hoca ve yardımcı hoca, fizyoterapist, doktor, psikolog vs....çok iyi araştırıp yönetim ve seçilen hoca ile birlikte oluşturulmalı ve bu ekip A takımdan, minik takıma kadar ilgilenmeli.bu arada aklıma gelmişken bütün yaş grubu takımlar samandıra'da toplanmalı ki minik futbolcular, abilerini görüp havayı solusunlar.ayrıca şöyle enteresan bir fikrim var.örneğin defans konusunda uzman italyanlar ise teknik ekibe italyan bir defans uzmanı, pas konusunda hollanda ekolü en iyi ise bir uzman hollandalı.dayanıklılık, disiplinli oyun denince almanlar ise bir uzman alman, bireysel yetenekleri geliştirmek konusunda brezilyalılar ise ekibe bir uzman brezilyalı vs. uzatılabilir.ve haftanın gün ve saatlerini planlayarak bu adamlar bütün bildiklerini aktarsınlar bütün yaş gruplarındaki sporculara .ve hocaya da helva yapmak kalsın.
Ayrıca fenerbahçe’nin içersinden çıkıp efsane olmuş adamlardan mutlaka yaralanmalı, bi zahmet fb tv’de yalandan, yandaş medya gibi konuşturmak yerine, takıma yaralı olma fırsatı verilsin. Ama bu kafayla gidilirse onlar bile bulunamayacak. Çünkü efsane diyebileceğimiz futbolcu çıkmayacak.

Şimdi gelelim bugünkü fenere. daum ve koch bunun için uygun mudur? Önümüzdeki seneden itibaren en başta dediğimiz takımlar gibi içerde dışarıda yenilmez armada olacak takım bu kişilerle oluşturulabilir mi? evet soru işareti var, fakat bişey daha var ki daum'un kafası çalışır ve futbolu bilir. sadece köln’ün başındayken daha defansif anlayışa bürünmüş. biraz silkelenmesi gerekir hücum futbolu konusunda. ekip çalışmasında da biraz zayıf ama yukarıdan aziz başkan baskısı gelirse herhalde o konuda halledilebilir.
Evet bence daum ile yola devam edilebilir. Geriye takım kalıyor bir tek. Takım kurmak için para. Para için endüstriyel futbol, taraftar, bilet, fenerium vs....tabi taraftarın para vermesi için başar. Başarı için öncelikle nakit para ve yatırım. Yöneticiler pamuk eller cebe. Hem zengin, hem taraftar, hem yönetici olmak mutlaka kolay değildir. ama başarının sonundaki hazzı en çok siz yaşayın ve gariban taraftarı güldürün. İşi ehline bırakın, yapın güzel transferler ve oturun erkek ve bayan voleybolcuların maçlarındaki gibi izleyin maçları keyifli bir şekilde. Ondan sonra yavaş yavaş sistemi de devreye alın tabi. Altyapı filan…
Bence transfer nasıl yapılmalı onu da daha sonra anlatayım. okuyan olursa tabi:)

1 Mayıs 2010 Cumartesi

adam gibi adam

bütün türkiye futbolculuğundan beri nasıl birisi olduğunu bilir.gerçekten de iyi futbolculuğu, iyi hocalığı bi tarafa bende çok beğenirim kendisini. her zaman doğruluk ve haktan yana yorumları olmuştur gözümde. ancak son zamanlarda şampiyonluk ihtimalini heyecanı ile olsa gerek bazı şeyleri görmezden geliyor demek istemiyorum.yoksa bugüne kadar ki sergilediği çizgisi biraz eğilip bükülecek.
keşke maçtan sonra diyebilseydi maç 0-0 devam ederken ali tandoğan'nın hareketi penaltıydı ve attığımız ilk gol ofsayattı.hakemde sonuca etki etti diye.canın yanarken konuşmak kolaydır.
artı parantez bu bütün takımlar için geçerli.yanlız ertuğrul sağlamı böyle bilmezdik.
acaba o da mı öğrendi.

ilave:
demek ki en nihayetinde adam gibi adamlar için de şampiyonluk adamlıktan daha önemli.(şampiyonluğu diğerlerinden daha çok hakediyorlar ve almaları gerekiyor normal şartlarda)
ikinci ilavede bugünkü medya ile ilgili olacak.takip edebildiğim kadarıyla bursa-kayseri maçındaki hatalar (hakem hataları tabiki) hiç yer bulmamış. ama fenerin ilk golündeki faul pozisyonu tüm türkiyenin her tarafından izlenebilen şifresiz tek tv kanalı ... tarafından rakiplerin önüne atılıyor ve kaleci hatası maç yorumlarrının ve fenerin güzel oyunun önünde tartışılıyor kolayca. ama fenerin çalınmayan iki penaltısı hiç yer bulmuyor. maç kolay bitti ve fener kazandı. ya kazanamasaydı acaba? ne olacaktı tahmin edebilen az olmaz galiba değil mi.
burdan şunu çıkarıyorum her fenerli gibi:fener yenerse mutlaka saha dışı bi etken vardır, ama feneri alt ette nasıl edersen et.
rakipler için zor bir durum aslında.kendi başarısızlıklarını anlamakta gecikiyorlar böylece.

22 Şubat 2010 Pazartesi

aykut hoca; hoca olsun?

artık fenerde bu sonuçlardan sonra, aykut hocanın sezon başında hemde o kadar para verilerek sportif direktörlüğe niye getirildiğini anlamış olacağız.
02 mayıs 2010 tarihi itibaariyle mesajı güncelliyorum.
bugünlerdeki üzerinde hep durduğum adam gibi adamlık kategorisinde olduğunu düşündüğüm aykut kocaman'nın fener teknik ekibinde olmasının takıma zarar verdiğini ve artık önünün açılması gerektiğini düşünüyoum.

18 Şubat 2010 Perşembe

rövanş

90+1 ve alex kaptan çıkacak, selçuk oyuna dahil olacak.fener turu geçecek skoru almış ki herhalde yürüyerek çıkıyor, bir dakika kalıyor bitmesine maçın. neyse değişiklikten sonra daum'un kafasındaki oluyor galiba ve fener başka gol yemiyor maç sonuna kadar ki bir dakikada.burdan da alex ve daum'un aynı düşüncede olduğu sonucuna varıyorum; bu skor güzel ve rövanşta bu lilei farklı yenerim..iyide kardeşim burda niye atmadınız madem...
madem adama sakat niye oynattınız....
madem vederson sol açıktı bursa maçında niye sol bek oynattınız...
madem özer daha iyi sağ açık niye kurtarıcı olarak topuz'u aldınızı oyuna ve bugüne kadar ki karşılaşmalarda topuz sağ açık oynadı...

biriside şu bilica'ya topu alıp son sürat bodoslama gitmemesi geretiğini anlatasa iyi olacak. ya arkadaş ben sevmezdim aurelyo'u (galiba da sadece ben sevmezdim), ama herkesin sevmesinin bir tek sebebi vardı g.gönül'de, bilica'da, deniz'de, emre'de olmayan o meret topu rakipten sökünce yanındakine vermesi.basit olsa gerek.bırak riski maç spikerlerimizin moda tabiriyle 3. bölgedeki adamlar alsın ve o kaptırılan toplar kalende gol olarak son bulmasın.
bu arada fenere t.direktör kim olsun istersin deseler daum ismini söyler ve severim adamın hocalığını...
ama yaşlandıkça unutkanlık artıyor galiba.neyseki maçlarda oturmuyor da uyumuyor.belkide geçen seneki maçları izlemiş ve aragones gibi uyumayayım diye düşünmüş olabilir.ancak bi işede yaramıyor galiba.olsun sportif direktörümüz var uyarır diye düşünüyorum ama pek konuşmuyorlar anlaşılan.

başkana birileri fısıldasa iyi olacak.seneye üç tane dünya yıldızı değilde ruh transfer etmesi zorunluluk gibi geliyor artık. kazmalık törpülenir ama ruh çağırılarak gelecek gibi görünmüyor bence.

sonradan aklıma geldi inşallah elenmeyiz...

8 Şubat 2010 Pazartesi

istemiyorum(z)-istiyorum(z)

Türkün aklı ya ... derler ya, bende üstünüze afiyet akşam bir kupa kahve içtikten sonra bağırsaklarım çalıştı...
öylesine durup duruken gün içerisinde okuduğum röportaj geldi aklıma ve şak şakçı alaattin metini istemediğimi düşündüm.
çok fazla takip edilen bir blog değilim, hatta bende çok fazla yazmıyorum.ama insan şu maçları izledikten sonra zıvanadan çıkıyor içini dökmek istiyor.
ama bir sürü spor sitesi ve blog zaten bütün her şeyi yazmış durumda.herşeyi biliyoruz.
ben de tekrar yazmayacağım bilinen durumları.
neyse; derken fb tvde ki partneri cengiz çandarı da fb tvde istemediğimi düşündüm.şu logoyuda bi yenilesek fenada olmaz bu arada.
takımda gsli futbolcu istemiyorum hatta.taraftar futbolcu olsun istiyorum ve atıyorum eğer şampiyon olamıyorlarsa yüz milyardan fazla para vermesinler istiyorum.
efesi çalıştırmış fosil yönetici istemiyorum.taraftar hakem istemiyorum onun içinde yabancı hakem olsun istiyorum en azında gsli bjkli olmaz.belki adaletli olurlar.
başkanın futbol danışmanının zamanın en iyi futbolcusu olsada cemil turan olmasını istemiyorum. çünkü verdiği akıllar ortada. hiç futbol oynamamış danışman bulsunlar istiyorum.morinyonun hiç futbol oynamadığım öğrendiğim zamanda beri.
mümkünse futbol takımını m.ali aydınlara bıraksınlar istiyorum.belki avrupada kaderleri voleybol takımı gibi olur.ama adamın işinede karışmasınlar istiyorum.
yıldız futbolcu istemiyorum.havaalanında yüzlerce taraftar karşılayıp egolarını tavan yaptırmasınlar istiyorum.
külli milyon para verip sağa sola dağıtmasınlar istiyorum.o parayı sadaka diye dağıtsınlar hiç olmazsa dua alırlar.
fb liyim diye geçinip maç kritiklerinde şu hakemden bahsetmeyen fb medyasıda:) istemiyorum.objektifim, doğruları yazarım edasıyla, takımda güzel oynasaydı kardeşim tripleriyle medyada kendilerine yer edinmeye çalışmasınlar istiyorum.çünkü takıma hiç bir faydaları olmuyor. sadece kendileri kazanıyorlar, çünkü diğerlerinden övgü alıyorlar fbyi eleştirdikleri için...
onun için biraz gsli bjkli yazar, spor yorumcularını örnek alsınlar istiyorum.takımlarını nasıl savundukları görsünler istiyorum.
valla başkanıda istemiyorum diyecem ama adam kendini takıma adamış durumda ancak yönetici olsa daha mı yararlı olur acaba diye düşünüyorum.eee o zaman kim başkan olsun istiyorum, belki dünyada örnek almamız gereken b.münih vb. kulülerin yaptığı gibi efsane sporculardan birinin başkan olmasını istiyorum.
kim bilir can bartudan öğrenecek çok şey vardır.zaten bu gidişle efsane sporcuda kalmayacak zamanla.
biraz daha fazla altyapıdan sporcu oynatılmasın istiyorum.ender yetiştirdiğimiz taraftar sporcularımızın kulüpte değerlendirilmesini istiyorum.örnek i.kutluay.
şu stadın zeminin futbol oynayacak halde olmasını istiyorum en önemlisi.yıldızlarımızın(semih, alex gibi:) futbol resitalini izleriz belki zemin güzel olunca.
deyince aklıma geldi semih ve alexide istemiyorum artık.alex gidince aynı r.carlosda olduğu gibi takım dengesini bulur ve iyi bir santraforla daha güzel futbol oynarız diye düşünüyorum.
kulübe üye olmak istiyorum ama istenen paralar çok fazla diye olamıyorum daha makul rakamlar olsun istiyorum. ülkelerinde başarılı olan porto, lyon, psv gibi kulüpler nasıl her zaman yukarılarda araştırsınlar istiyorum.
daha bir sürü istenen istenmeyen vardır kişiye göre değişen.
yazdıklarıma ulaşan olursa listeye ilava edelim arkadaşlar.sesimizi başkana kadar ulaştırırsak bi faydamız olur belki kulübe.