23 Aralık 2017 Cumartesi

Aykut KOCAMAN'ı çok seviyorum AMA...

En son yazıyı yazdığım gün Aykut KOCAMAN çıkıp bugün gelinen noktada sorumlu benim ve gereğini yapacağım demişti ve toplantıyı bitirmişti. Herkes istifa haberini bekleye dursun Aykut hoca istifa etmediği gibi gerçekten de bir şeyleri değiştirmiş olmalıydı ki 5 haftada 5 galibiyet ve diğer takımların sonuçları da eklenince ligin tepesine doğru yol alınmıştı. Sahada ki oyun tatmin edici miydi? Belki değildi. Yapılan yanlış kadro tercihleri veya mecburi kadro değişiklikleri, yanlışı doğru yaptı ve bence tek olumlu olan istek ve mücadelenin karşılığı olan sonuçlar alındı. Sizde diyeceksiniz ki sonuçlar iyi iken ortada yoksunda, hep kötü sonuçlarda ortaya çıkıyorsun. Evet, çünkü çok iyi bir Fenerbahçe'li olan ve daha önemlisi adam gibi adam olan Aykut KOCAMAN'ı çok seviyorum, yıpranmasını, Camianın da bu adamı kaybetmesini istemiyorum. Biliyorum ki bundan sonraki ilk sallantıda, ülkenin spor camiasının da katkılarıyla bu değerli adam kenara çekilecek ve meydan malum adamlara kalacak. Ama kedisinin de katkısıyla böyle bir ileri iki geri, şöyle böyle oyun vs. Yanlış takım planlaması, transfer politikaları ve taktik tercihleriyle takımın oyumu hep bir iniş çıkışlar yaşayacak ve bu da kendi durumunun hep sallantıda olmasına sebep olacak. Durumun böyle olmasında da en önemli etken kendi kararları olacak.

Ve saha dışı olaylarda ve hatta saha içi hakem ve rakip çirkeflikleri gibi konularda haklı olduğu halde diğer camiaların görevlileri gibi bağırıp çağırmayacak, hakaret etmeyecek, kimseye sataşmayacak. Ama dün olduğu gibi, bugün olduğu gibi ve gelecekte de olacağı gibi teknik ve taktik konularda ki inatları ve çok güvendiği oyuncuların bireysel hataları da eklenince puan kayıpları yaşanacak. Tüm bunlar üst üste konunca yıpranacak. Dışarıdan kimsenin bir şey yapmasına gerek kalmaksızın yapıyor olacak bunları ve dört gözle başarısızlık bekleyenleri sevindirmiş olacak. Bir sonraki hafta daha fazla gayret harcaması gerekecek ve kendisini de daha fazla yıpratacak. Hâlbuki en makul olanı yapsa ki birazcık bu meretten anlayan herkesin söyleyebileceği şeylerdir bunlar,  takımın genlerinde olan coşku ve birliktelik ile kimse karşısında duramayacak ve sonuçlar kendiliğinden gelecektir zaten. Ülkede zaten futbola ait bütün kurumlar bu takımın karşısında, kendisinin yapmış olduğu bu teknik hatalar işini iyice zorlaştırıyor.

Gelelim maça. Sezon başında Vardar maçlarında Ahmethan konusunda yaptığı hata gibi hata yaptı ki aynı hatayı geçmiş yıllarda da defalarca kez yaptı ve bugün belki takımda oynayabilecek birçok oyuncu kayboldu gitti.  Evet, Oğuz çok yetenekli, evet takım formda ve bir şekilde sonuç gelir ve Oğuz'da takıma iyice ısınır düşüncesiyle 11'e koydu ama sonuç düşündüğü gibi olmadı. Yani yanlış ilk 11 tercihi. Buna ek olarak rakip ve hakem faktörü. Rakibi en iyisi kendisi biliyordu çünkü kendi kurduğu bir takımdı. Garantici, maçı sinir harbine çekebilecek bir takımdı ve Fırat Aydınus’un da yardımlarıyla ilk yarı neredeyse maç oynanmadı. Dünya kadar anlamsız düdük, penaltı tartışmalarını saymıyorum bile, üstüne yanlış 11'den dolayı ritim bulamama. Artık uzun bir süre ilk 11 göremez herhalde Oğuz. Hele devre arasında transfer yapılırsa birde hiç şansı kalmaz. Sezon sonu bir alt lige kirala, orada da oynatmasınlar sonra kayboldu gitti. Kaybedilen bir puanda önemli ama telafi edilebilir. Ama bu anlayış ile o kaybedilen iki puanda aranır sezon sonunda ve yetenekli oyuncular hiçbir zaman takıma giremez Fenerbahçe'de.

Bu arada Aykut hocaya kızmadan başlamadan söylenecek o kadar çok şe var ki. Geçen haftaki hakem sağ olsun bütün savunma hattını aynı anda cezalı duruma düşürdü neredeyse abuk sabuk pozisyonlarda ki maçtan sonra hiç bir yönetici çıkıp bir şey söylemedi. Ancak gel gelelim Aykut hocanın bugün yaptıklarına. Hadi Topal stoper oynamak istemiyor Josef'i çektin stopere. Gencecik çocuğu niye harcarsın. Alper iyileşmiş. Koy Topal'ın yanına ki daha önce orada oynamışlığı var ve çirkef rakiplerle mücadele edebilir. Valbuena çok formda, oynatmasan kaybedeceksin eyvallah 11'e koyuyorsun ama niye forvetsiz çıkıyorsun. Tamam deplasmandasın, önde pırpır adamları koşturmayı düşünüyorsun ama sende Fenerbahçe'sin be kardeşim. Sıyrıl artık ve küçük takım yönetme psikolojisinden. İçeride, dışarıda nerede oynadığın ne fark eder, sen Fenerbahçe'sin. Önce sen dalacaksın ve atacaksın o golü ve golleri. Sezon başı yaptın bi hata, İkinci RVP vakası, aldın Soldado'yu adam 90 dakikayı çıkaramıyor belli güvenemiyorsun ama kupa maçında gördün iyileşmiş adam. Koysana 11'e Fernandao'yu. Onu da devre arası satmaya çalışıyorsun burada kurtarıcı rolü veriyorsun. Son beş dakikada maçı kurtarmak için oyuna alıyorsun hücum etmeye çalışıyorsun. Madem bu yeteneği var bu takımın bunu maçın başında yap ve maça müdahale etme ihtiyacı bile hissetme bu sakatlık ve cezalıların çok olduğu dönemde. Ama işler istenilen gibi gitmeyince ilk yarı sonunda sana tepki koyamayacak olan tek futbolcu Oğuz’u çıkarıyorsun tamam ama niye Erman Toroğlu'nu haklı çıkarırcasına bütün takımın düzeniyle oynuyorsun. Isla oraya, josef buraya, felan. Tamam, hocalığını konuştur, taktik değişiklik yap ama oyuncuların yapabileceklerini de göz önüne alıp anlamlı değişiklikler yap. Isla'dan stoper olursa, bende yarında futbola başlayacağım. Dirar sağbek oynayabiliyor madem niye maça öyle başlamıyorsun? Ki Isla’nın orta saha oynamışlığı var. Bu arada bu Dirar’da nasıl bir adam anlamadım gitti. Bek mi, kanat mı, yetenekli mi, değil mi?  Hoca güveniyor belli ama bir tacı atmayı beceremiyor adam. Nihayetinde sezon başından beridir olan şey tekrar etti. Bireysel hatadan gol geldi. Ve maçı çevirmek için kıvranıp duruyorsun. Bu arada, golde Allah'tan Volkan'ın hatası yoktu, sonra medyadaki haberleri düşünemiyorum bile.


Neyse her zaman dediğim gibi umarın hayırlı bir puan kaybı olur ve buradan bir ders çıkartır hoca ve ben hiç yazmak durumunda kalmamJ