22 Eylül 2010 Çarşamba

duruş

Tamam anladık futbol takımımızın sayın hocası ciddi, prensipli, felsefi konuşan bir adam. Hatta doğruları olan ve onlardan taviz vermeyen birisi.ne güzel, bunlarda bir sorun, bir acayiplik var mı? Tabi ki de yok. Kime sorsanız böyle birisi ister takımının başında. fakat tepkisizlik. Bu günlerde gazetelerin revaçta konularından birisi de Aykut hocanın tepkisizliği. sanki birazda Ertuğrul Sağlam'ın Beşiktaş zamanındaki tavırlarına benziyor. Aragones’de de vardı ama adam ne yapsın gece maçlarında yorgunluktan ve yaşlılıktan olsa gerek eve kadar dayanamayıp uyuyordu maçlarda:)
Ama duruştaki bu tepkisizlik, soğukluk ve donukluk pek içime sinmiyor ne yalan söyleyeyim. Biraz sinsilik ve biraz da yetersizlik içeriyor gibi. Bütün bunları gizlemek için bir araç sanki. Bir sevin, sinirlen, bağır çağır, tamam dozunu ayarla ama yapmacık olma, dudağını yemeği bırak. Eyvallah sen yöntemlerini bilmiyor olabilirsin ama artık bu teknoloji ve iletişim çağında bu işin bir uzmanı İstanbul'da bulunabilir herhalde. Git bir uzmanından eğitimini al. o da yok. Neyse bütün bu tepkiler çoğalırda ulaşır belki kendisini de geliştirir kendisini umarım.
Ayrıca pek önemli değil ve her hoca maça istediği kıyafetle çıkabilir ama hazırlık maçları dahil Fenerbahçe'nin her maçını izledim, tamamına spor kıyafetiyle çıktı ama Sivas’taki güya Cumhuriyet Kupası(bence hazırlık) maçına takım elbise ile çıktı. Bence bir hoca maça verdiği önemi böyle küçük şeylerle de futbolcularına gösterebilir.
Hep eleştiriyoruz ama sonuçlar kötü olunca iyi olması için akla her gelen durum söyleniyor haklı olarak. her başarısız sonuç şanssızlığa bağlanamaz elbette. Önce ortaya bir şey koy ki ondan sonra felsefe yap. Ondan sonra ben bu takımdaki bazı şeyleri ele alıp değiştireceğim de.

Hiç yorum yok: