28 Eylül 2010 Salı

devam...

geçen günkü yazmak istediklerim çok uzun olmuş galiba parçaladım....

Daldan dala atlayalım, sonra toparlarız. Her insan gibi, yönetici de hata yapabilir yanlış futbolcu transfer eder, yanlış kararlar verip takıma zarar verir. Her insan gibi, futbolcuda hata yapar, topu dışarı vurur, gol kaçırır, kendi kalesine gol atar takımının yenilmesine sebep olur, topu tutamaz rakip tamamlar gol olur, kendine bakmaz sahada dökülür. Her insan gibi, hakemde hata yapar bir takımın kazanmasını sağlarken diğerinin yenilmesine sebep olabilir, yanlış kart gösterir bir sonraki hafta önemli maçta cezalı durumu düşürür futbolcuyu, sert bir faulu göremez, futbolcu sakatlanır haftaya oynayamaz, olmayan bir faulu çalar, futbolcuyu çıldırtır, sonra kart gösterir. Diye uzayıp gider liste. İşte tv başında oturup tüm bunların ahkamını kesiyorsan, yanlış doğru diye bir şey yok. olaylara istediğin yerden bakarsınız ve insanları nasıl yönlendirmek istiyorsanız öyle konuşursunuz. Ayrıca yönetenler de eylemlerini gerçekleştirir ve destekçileri de alkışlarlar. Örneğin, zaten tek örnek vereceğim yıllar önce konyaspor-fenerbahçe maçındaki anelka’nın o meşhur bence faul, tüm kamuoyuna göre el ile attığı gol ve sonrasında güzide tüm kulüplerimizin sonraki haftalarda ki maçlara çıktıkları pankart olayı. Neydi o pankartta yazan… el değmemiş, temiz bir bir lig istiyoruz. Buyurun. Olayları hiç bilmeyen insanlar nasıl düşünür ve fenerbahçe’ye nasıl bakar.
Sanki o maçta Fenerbahçe hakemleri satın almıştı ve maçı kazanmayı başarmıştı. Sonra ne oldu o sezon şampiyon bile olmadı ya da olamadı. Ama hakemler her takımın lehine yada aleyhine o maçtan sonra da hata yaptı. Maçların sonuçlarını etkilediler. Ne oldu. Hiç bir şey. belki galipler değişti ve hatta şampiyonlar değişti. Bu hatalar gelecekte de olacak yeterki bilinçli bir şekilde yapılmasın. Tekrar ne oldu diye soruyorum hiç bir şey. Ama hiçbir takım maçına pankartla çıkmadı ya da protesto eyleminde bulunmadı. Sağ olsun bizim fenerli yorumcular O günlerde olduğu gibi bugünlerde de seyirci olarak bulunuyorlar programlarda.
İşte bu hafta İbrahim Üzülmez belki de Necati’nin futbol hayatını bitirebilirdi. Ama daha lig tecrübesi bile olmayan hakem faul bile vermedi. Ne oldu maç bitti ve herkes Beşiktaş ne güzel oynadı dedi. Galatasaray maçında tama belediye kötü oynadı ama servet ceza alanı içinde elle oynadı sonuç hakem görmedi ya da ele çarpa diye nitelendirdi. Sonuç, galatasaray toparlandı ve sonuç alıyor olarak değerlendir yorumcularımız. İki örnek daha verip tamamlayayım. Lig tv’de Mustafa Denizli ne dedi biliyor musunuz? Milan Barros maçın başında belediye savunmasını zorda olsa geçip kaleye doğru yöneliyor ve defans araya girip topu uzaklaştırıyor. Ülkemizin en büyük otoritelerinden sayın Denizli diyor ki:eğer Barros devam etmek yerine faul almaya gitseydi, hem tehlikeli yerden frikik kazandırırdı takımına, hem de defans oyuncusu oyundan attırırdı böylece maçın daha 2. dakikasında rakip on kişi kalırdı ve deplasmanda olan rakip için maç daha zor olurdu. İşte büyük futbolculuk böyle durumlarda ortaya çıkıyor. Ne kadar üzücü bir yorum. Usta bir yorumcu akıl veriyor. Yine aynı saatlerde Sinan Engin’de beşiktaş’ın ne kadar güzel oynadığından bahsediyor ve diyor ki maç berabere bitseydi o güzel oyuna yazık olurdu diyor. Allah Allah ya. Sen en son şampiyonluğunu alırken sanki kaç maç güzel oynadın ki. adam ceza sahasına kadar geliyor ve sen de rakibine faul yapıyorsan penaltı. Penaltıyı çalmıyorsan rakibe haksızlık değil mi? Hem en önemli futbolcusunu kaybetsin hem de puanı. Neyse br Pazar akşamı da böyle heba oldu ve kendi kendime Aziz Yıldırım’a kızarak kapattım tv’yi. Böyle bir ligde çuvalla ve en çok parayı harcayıp da hala bu geyikleri dinletmek zorunda bıraktığı için.

Hiç yorum yok: