En son yazıyı yazdığım gün Aykut KOCAMAN
çıkıp bugün gelinen noktada sorumlu benim ve gereğini yapacağım demişti ve
toplantıyı bitirmişti. Herkes istifa haberini bekleye dursun Aykut hoca istifa
etmediği gibi gerçekten de bir şeyleri değiştirmiş olmalıydı ki 5 haftada 5
galibiyet ve diğer takımların sonuçları da eklenince ligin tepesine doğru yol
alınmıştı. Sahada ki oyun tatmin edici miydi? Belki değildi. Yapılan yanlış
kadro tercihleri veya mecburi kadro değişiklikleri, yanlışı doğru yaptı ve bence
tek olumlu olan istek ve mücadelenin karşılığı olan sonuçlar alındı. Sizde
diyeceksiniz ki sonuçlar iyi iken ortada yoksunda, hep kötü sonuçlarda ortaya
çıkıyorsun. Evet, çünkü çok iyi bir Fenerbahçe'li olan ve daha önemlisi adam
gibi adam olan Aykut KOCAMAN'ı çok seviyorum, yıpranmasını, Camianın
da bu adamı kaybetmesini istemiyorum. Biliyorum ki bundan sonraki ilk sallantıda,
ülkenin spor camiasının da katkılarıyla bu değerli adam kenara çekilecek ve
meydan malum adamlara kalacak. Ama kedisinin de katkısıyla böyle bir ileri iki
geri, şöyle böyle oyun vs. Yanlış takım planlaması, transfer politikaları ve
taktik tercihleriyle takımın oyumu hep bir iniş çıkışlar yaşayacak ve bu da kendi durumunun hep sallantıda olmasına sebep olacak. Durumun böyle olmasında da en önemli etken kendi kararları olacak.
Ve saha dışı olaylarda ve hatta saha içi
hakem ve rakip çirkeflikleri gibi konularda haklı olduğu halde diğer camiaların
görevlileri gibi bağırıp çağırmayacak, hakaret etmeyecek, kimseye sataşmayacak.
Ama dün olduğu gibi, bugün olduğu gibi ve gelecekte de olacağı gibi teknik ve
taktik konularda ki inatları ve çok güvendiği oyuncuların bireysel hataları da
eklenince puan kayıpları yaşanacak. Tüm bunlar üst üste konunca yıpranacak. Dışarıdan
kimsenin bir şey yapmasına gerek kalmaksızın yapıyor olacak bunları ve dört
gözle başarısızlık bekleyenleri sevindirmiş olacak. Bir sonraki hafta daha fazla gayret
harcaması gerekecek ve kendisini de daha fazla yıpratacak. Hâlbuki en makul
olanı yapsa ki birazcık bu meretten anlayan herkesin söyleyebileceği şeylerdir
bunlar, takımın genlerinde olan coşku ve
birliktelik ile kimse karşısında duramayacak ve sonuçlar kendiliğinden gelecektir
zaten. Ülkede zaten futbola ait bütün kurumlar bu takımın karşısında,
kendisinin yapmış olduğu bu teknik hatalar işini iyice zorlaştırıyor.
Gelelim maça. Sezon
başında Vardar maçlarında Ahmethan konusunda yaptığı hata gibi hata yaptı ki aynı hatayı geçmiş yıllarda da defalarca kez yaptı ve bugün belki takımda oynayabilecek
birçok oyuncu kayboldu gitti. Evet, Oğuz çok yetenekli, evet takım formda
ve bir şekilde sonuç gelir ve Oğuz'da takıma iyice ısınır düşüncesiyle 11'e
koydu ama sonuç düşündüğü gibi olmadı. Yani yanlış ilk 11 tercihi. Buna ek
olarak rakip ve hakem faktörü. Rakibi en iyisi kendisi biliyordu çünkü kendi
kurduğu bir takımdı. Garantici, maçı sinir harbine çekebilecek bir takımdı ve Fırat
Aydınus’un da yardımlarıyla ilk yarı neredeyse maç oynanmadı. Dünya kadar
anlamsız düdük, penaltı tartışmalarını saymıyorum bile, üstüne yanlış 11'den
dolayı ritim bulamama. Artık uzun bir süre ilk 11 göremez herhalde Oğuz. Hele
devre arasında transfer yapılırsa birde hiç şansı kalmaz. Sezon sonu bir alt
lige kirala, orada da oynatmasınlar sonra kayboldu gitti. Kaybedilen bir puanda
önemli ama telafi edilebilir. Ama bu anlayış ile o kaybedilen iki puanda aranır
sezon sonunda ve yetenekli oyuncular hiçbir zaman takıma giremez Fenerbahçe'de.
Bu arada Aykut hocaya kızmadan
başlamadan söylenecek o kadar çok şe var ki. Geçen haftaki hakem sağ olsun
bütün savunma hattını aynı anda cezalı duruma düşürdü neredeyse abuk sabuk
pozisyonlarda ki maçtan sonra hiç bir yönetici çıkıp bir şey söylemedi. Ancak gel
gelelim Aykut hocanın bugün yaptıklarına. Hadi Topal stoper oynamak istemiyor
Josef'i çektin stopere. Gencecik çocuğu niye harcarsın. Alper iyileşmiş. Koy
Topal'ın yanına ki daha önce orada oynamışlığı var ve çirkef rakiplerle
mücadele edebilir. Valbuena çok formda, oynatmasan kaybedeceksin eyvallah 11'e
koyuyorsun ama niye forvetsiz çıkıyorsun. Tamam deplasmandasın, önde pırpır
adamları koşturmayı düşünüyorsun ama sende Fenerbahçe'sin be kardeşim. Sıyrıl
artık ve küçük takım yönetme psikolojisinden. İçeride, dışarıda nerede
oynadığın ne fark eder, sen Fenerbahçe'sin. Önce sen dalacaksın ve atacaksın o
golü ve golleri. Sezon başı yaptın bi hata, İkinci RVP vakası, aldın Soldado'yu
adam 90 dakikayı çıkaramıyor belli güvenemiyorsun ama kupa maçında gördün
iyileşmiş adam. Koysana 11'e Fernandao'yu. Onu da devre arası satmaya
çalışıyorsun burada kurtarıcı rolü veriyorsun. Son beş dakikada maçı kurtarmak
için oyuna alıyorsun hücum etmeye çalışıyorsun. Madem bu yeteneği var bu
takımın bunu maçın başında yap ve maça müdahale etme ihtiyacı bile hissetme bu
sakatlık ve cezalıların çok olduğu dönemde. Ama işler istenilen gibi gitmeyince
ilk yarı sonunda sana tepki koyamayacak olan tek futbolcu Oğuz’u çıkarıyorsun tamam
ama niye Erman Toroğlu'nu haklı çıkarırcasına bütün takımın düzeniyle oynuyorsun.
Isla oraya, josef buraya, felan. Tamam, hocalığını konuştur, taktik değişiklik
yap ama oyuncuların yapabileceklerini de göz önüne alıp anlamlı değişiklikler
yap. Isla'dan stoper olursa, bende yarında futbola başlayacağım. Dirar sağbek
oynayabiliyor madem niye maça öyle başlamıyorsun? Ki Isla’nın orta saha
oynamışlığı var. Bu arada bu Dirar’da nasıl bir adam anlamadım gitti. Bek mi,
kanat mı, yetenekli mi, değil mi? Hoca
güveniyor belli ama bir tacı atmayı beceremiyor adam. Nihayetinde sezon
başından beridir olan şey tekrar etti. Bireysel hatadan gol geldi. Ve maçı
çevirmek için kıvranıp duruyorsun. Bu arada, golde Allah'tan Volkan'ın hatası
yoktu, sonra medyadaki haberleri düşünemiyorum bile.
Neyse her zaman dediğim gibi umarın
hayırlı bir puan kaybı olur ve buradan bir ders çıkartır hoca ve ben hiç yazmak
durumunda kalmamJ